böylesine yürümek -mümkün olabilse- |
*
Bakışları ayaklarına kayar olmuştu birkaç gündür genç kızın.
Sıska bacaklarının bitimindeki topukları yaralanmış zayıf, beyaz ayaklarına.
Yeni alınmış kahverengi kadife -neredeyse erkek ayakkabısı- ayakkabılarının
kaprisi topuklarına yaralar bırakmıştı. Parlak zeminler üzerinde tak tak ‘ben
geldim’ sesi bırakmayan ama sağlam, yol için, uzun yol için, yürümek için uygun
ayakkabılardı ayaklarındaki.
‘Zehirli cümleler var’ diye geçirdi içinden, yolda yine
ayaklarına bakarak yürürken. Aklına yapması icap eden bir iş geldi, hızlı
adımlarla mağazaya yöneldi. Gündelik elbiselerin ve elbiselere uygun tarzdaki
ayakkabıların oluştuğu kısımdan uzaklaştı. Gitmesi gereken bölüme; şık ve iş
kıyafetlerin olduğu kısma yöneldi.
Hızlı adımlarla aranırken, birden gözü ince topuklu, siyah
rugan bir çift ayakkabı’ya takıldı. 3-4 saniye gözleri ayakkabıda takılı kaldı.
Donuklaştı. Aklına yine zehirli cümleler geldi.
Sonrası 1 saniye bile sürmeyecek zihindeki anlık görüntü tasarılarıyla
devam etti. İnce topuklu, siyah rugan ayakkabılar’ı topukları yaralanmış
ayaklarında düşündü. Ve ayna karşısında ayaklarındaki duruşunu. Ayakları zarif, silueti
daha da ince gösteren, vuruşlarının parlak zeminde tak tak ‘ben geldim’
sesleriyle ince topuklu, siyah rugan ayakkabı’ların gerçekten de cezbedici
olduğuna hükmetti.
Anlık bir yönelişle eli sivri topuklu, siyah rugan
ayakkabıların tekine uzandı. Dokundu. Aklına az önce şimşek hızıyla aklından
geçen görüntüler geldi. Kabine yönelmeyi düşündü ki durdu. Hiçbir şey yapmadan
durdu. Birden gözlerinde keskin bir ışık, dudaklarında ince bir tebessüm
belirdi.
Durdu. Hızlı, bedenine göre yere oldukça güçlü basan
adımlarıyla ayakkabıyı aldığı yere bıraktı. Ona pek de aşina olmayan dik bir
yürüyüşle ve sağlam adımlarla durduğu yerden uzaklaştı. Topukları yaralanmış,
zayıf ayaklarını saran, yol için, uzun yol için, yürümek için en uygun
ayakkabılar olan kahverengi süet, düztaban –neredeyse erkek ayakkabısı- ayakkabılarına
baktı.
Bir an kulakların ulaştığı her yerde ‘lonely shepherd’ melodisi
-1 dakika 39 saniyesinden itibaren- yankılanıyor sandı.
Yüksekçe bir yere bakar gibi;
zafer'le gülümsedi.
*2012, kasım 9.
-ferrarisini satan bilge'den bozmaca, ironik başlık-
2 yorum:
neden
neden, neden?
*
içimi kandırmıyorum efendim, söylemiştim. bir konuda güdülendi isem onu yazıyla dahi olsa, boşaltıveriyorum. yoksa kokuyor. içimdeki çöplük için yazılar düzdürüyorum biliyorsunuz.
ama madem neden dediniz, size kayıtsız kalamam.
ne kadar absürd, çirkin olsa da cümlem onu güzel noktalamak istediğimden efendim. nokta'm hep güzel olmalı. yoksa boş yere cümleler kurduğum için yazıklanırım. -ama pişman değilim, bu yazı için pişman değilim-
size bahsetmeyi düşündüğüm şeyle de alakalıydı biraz. gerek kalmadı artık.
*
uzak'lanmayın bana.
Yorum Gönder