Yusuf’u kaybedene acınmaz. Nasıl acınır ki. Yusuf’u kaybeden hüznü bulur. Hüznü bulan hakikate yaklaşır. Hakikate yaklaşan fakr’a, acz’e düşer. Acz’e düşene acınmaz. Acz’e düşene merhamet edilir çünkü.
Kiminin Yusuf’u yoktur, kaybedecek dahi Yusuf’u yoktur. Öyle yoktur, yoktadır ki, hüzne bile düşemez, hasret bile çekemez. O’na düşen nedensiz bir gam’dır. Kabz’dır.
Yüzü Yusuf olan beşerler, gözleriyle ve sadece hüzünlüyken ifadesiyle Yusuf olan beşerler de var. Ama o kadar işte. Yüzleri Yusuf sadece, Yusuf değil hiçbiri.
*
Züleyha olmak isteyen kim. Yusuf’u arayan, aramak isteyen kim? Umrumda mı Yusuf sanki.
Bir gün bir güzelliğin hüznü çöker içinize de, anlık bir hissiyatla kaybedecek bir Yusuf’unuz olmasını istersiniz. Ne Yusuf’u, ne de Yusuf’u bulmayı istersiniz. Sadece bir Yusuf kaybedip, hüznünü yaşamak istersiniz.
Ama kaybedecek dahi bir Yusuf yoktur.
*
Züleyha olmak isteyen kim. Aşk’a düşmek isteyen kim. Bu kadar çok, boş, yok varken Züleyha olmak isteyen kim.
Hangi Züleyha karanlıktan, boştan, yoktan daha derin olabilir ki?
Hangi Yusuf kahrdan daha güzel olabilir ki?
*
Sadece, günlerden bir gün, bir an, bir güzelliğin hatırına, kaybedecek bir Yusuf’unuz olmasını istersiniz.
Ama anlarsınız sonra,
Ne Yusuf var, ne kayıp Yusuf.
Öyle ki yok Yusuf.
2012, Mayıs 2
1 yorum:
Sen Yusuf'lar ile Züleyha'lari karistiriyorsun...
Yorum Gönder