*
Yunan filozofları gibi Wilde da
bilgeliğini yazıya dökmez, konuşmasıyla ve yaşamasıyla aktarırdı.
*
Wilde o zamanlar yalnızca yaldız
uçlu sigaralar içen ve sokaklarda elinde bir ayçiçeğiyle dolaşan adamdı.
*
Hiçbir zaman karşısındakini
dinlemez, düşünce kendi düşüncesi olmadığı sürece onu hiç ilgilendirmezdi.
*
En ustaca öyküleri, en
düşündürücü hicivleri, bu iki ahlakı yani Pagan natüralizmi ile Hristiyan
idealizmini karşılaştırmak ve Hristiyan idealizmini anlamsızlaştırmak amacını
taşırdı.
*
“Sanıyorlar ki” dedi Wilde “bütün
düşünceler çıplak doğar. Benim ancak masallarda düşünebildiğimi anlamıyorlar”
*
“İki tür sanatçı vardır”
derdi. “Bazı sanatçılar yanıtlar,
ötekiler de soru sorar. Bazı yapıtlar bekler, uzun süre boyunca anlaşılmazlar;
bunlar henüz sorulmamış sorulara cevap getirenlerdir”
*
“Artık sanat eserinden kaçıyorum,
artık yalnızca güneşe tapmak istiyorum”
*
“Benim görevim müthiş eğlenmek”
diyordu.
*
“Mutluluk değil! Kesinlikle
mutluluk değil. Zevk! İnsan her zaman en trajik olanı istemeli.”
*
“Dünyadaki en büyük, en güzel
şeyin merhamet olduğunu anladım.”
*
“Hayır, dostum hayır; hepimiz
aynı acıyı çekiyoruz.”
*
“Şuraya yanıma oturun” dedi. “Artık o kadar yalnızım ki”
*
Oscar Wilde, Beaux-Arts
Sokağındaki sefil bir otelde öldü. Cenazeye yedi kişi katıldı, üstelik hepsi
mezarlığa kadar gitmedi.
André Gide / 1901, aralık
De Profundis Önsözü’nden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder