http://ritimbaz.blogspot.com |
bugün bu konuda zıtlaşan iti taraf da yanlış yapıyor. biri "tehlikeli" gördükleri bu kadınları kontrol etmenin baskıyla olduğunu düşünüyor, diğeri de yüzyıllardır kısıtlanan, mağdur edilen kadına onun kendisini kandırmasını ve sonuç olarak yine kullanılmasını sağlayacak haklar(!) vermeyi vadediyor. kadının özgür olmasını isteyen o güruh da aslında kadından faydalanmak istiyor, onun kural tanımazlığından ve özgürlüğünden..
bir kadının yapması gereken en önemli iş, ruhundan başlamasıdır. sonra da, ruhunun ve "seçtiği" doğruların güdümünde özgürleşmesidir.
bu özgürleşmenin, modern yaşamayla, açılmayla, erkeklerle aynı eylemleri yapmada yarışmayla elde edileceğine inanmıyorum.
kadın her seçim hakkı elde eden güçlü ve özgür varlıklar gibi önce kendi tek'liğini hissetmeli. kendine yeterliğine inanmalı. bağımlı olmamalı.
güzelliği ise, erkeklere verilen bir hediye -genelde dindar camialarda oluyor- ya da erkekleri sömürmede kullandığı iğrenç bir araç olmamalı. (zengin "koca" beklentisi ve iyi bir yaşam düşleyen ruh fakiri, kültürsüz dişi güruh)
velhasılkelam tüm özellikleri önce kendine, kendi için olmalı.
karmaşık konu.
3 yorum:
öncelikle sokakta gördüğümüz her dişi varlık kadın değildir. gerçek bir kadın olabilmek çok yüksek bir mertebedir ve zamanla olur. ama maalasef sayıları fazla değil. öte yandan toplum ve hepsinden önce erkekler dinlerin ve sözde örf adetin eliyle kadını yönetmek, ezmek ister. işte toplumun beklentisi budur. kadın ancak zincirlerinden kurtulduğunda kadın olmanın anlam ve erdemini öğrenebilir. buna kendi ayakları üstünde durabilmek de dahildir. bugün sözlükte bununla ilgili bir kaç şey de yazdım. tp
'kadının' diye başladıktan sonra...
adsız;
sadece ismini okuduğum bir kitap adını getirdiniz aklıma, "tüm kadınların kafası karışıktır"
ama bu karmaşa, kadından değil, toplumdan çıkan bir karmaşa.
Yorum Gönder