geçenlerde bir dergi aldım, arasından bu şiir çıktı. tebessüm etmedim, sırıttım, o kadar naif değilim. varsın "lirik" olsun, azıcık pembe auralı olsun, "aa sanki bana yazılmış" dediğim bir şey bulmanın mutluluğu oldu.
*
denizdeki cesetle, yüzen adam aynı kıyıya çıkıyor bakın
ne zaman namaz kılsak sizinle
hiç girmediğimiz sokaklarda dolaşmıyor muyuz zaten
müslüman güzelmiş, siz acayip güzelsiniz bayan Z
yabancı memlekette anadilini duymaya benziyor gözleriniz
sanırım şehirdeki son ağaç da sizsiniz
ekmek kırıntıları büyüyor dallarınızda
pencerenizin kenarına eski günler konup duruyor
kapımın önündeki piyano seslerini süpürüyorum
çay içmeye gelirsiniz diye evimdeki dağları, ormanları siliyorum
balkonda biraz da kitap okuruz hem
ne güzel manzaramız var
yeryüzünde kurulan ilkş ehre bakıyor balkonumuz
Ayşe Sevim / Şehirdeki Son Ağaç
Karabatak, Eylül-Ekim 2012
4 yorum:
Aaa, çok hoşmuş.Şiir de tesadüfü de. Ayşe Sevim'in şiirlerini severim. Bir önceki Karabatak'da da vardı.
Ben bu hanimi da, dergiyi de yeni fark ettim. Dergi fena degil, ali ural'i zaten begenirim.
Ama tesaduf - tevafuklar daha hos degil mi N? Direkt ifadeleri degil ama tarzi ben'lik dedigim bir sey oldu bu siir.
:)
kozmos
kimse üzerine alınmasın bu şiir bana yazılmış olsa gerek:) fazla üstüme alındım nitekim:)
bugün bu blogda gülesim var nedendir çözemedim..
Yorum Gönder