Tolstoy'u zaten severdim. Daha çok seviyorum artık.
16 yaşımda okuduğum bu güzide romanın, romanın sonuna yaraşır bu son kısmını özellikle alıntıladım:
***
...levine bir taraftan bahçedeki sakız ağaçlarından düşen damlaların
çıkardığı monoton sesleri dinliyor, diğer taraftan da yıldızları ve samanyolunu
seyrediyordu. şimşek çaktıkça büyük yıldızlar görünmez oluyor ama şimşeğin
parıltısı kayboldukça tekrar eski yerlerinde görünüyorlardı. levine, bir
süreden beri zihnini yoran sorunların çözüm yollarını bildiğini sanıyor ama
bundan iyice emin olamıyordu.
kendisine "beni şaşırtan nedir?" diye sordu.
"tanrısallığın en sağlam kanıtı iyilik ve kötülüğün ne olduğunu
insanlara bildirmiş olmasıdır. ben ve hristiyan kilisesi bunu kabul ediyoruz.
peki ama müslümanlar, yahudiler ve budistler ne olacak? bütün bu insanlar
hayatın en büyük gerçeği ve mutluluğu olan bu bilgiden yoksun mudurlar?"
diye düşündü.
biraz daha düşündükten sonra hemen hatasını buldu. kendi kendisine "ben
ne yapıyorum diye sordu?" "çeşitli dinler ile tanrısallık arasındaki
ilişkileri inceliyorum. oysa bana bireysel olarak bilgi sunuldu. ben şimdi
kalkmış bu bilgiyi akıl yoluyla açıklamaya çalışıyorum!"
"gökyüzünde görünen parlak yıldızlara bakarak "yıldızların hareket
etmediğini bilmiyor muyum? ama yıldızların hareket ettiğini kabul etmezsem,
yeryüzünün hareketini nasıl düşünüp açıklayabilirim?" dedi.
"gök bilginleri yeryüzünün karmaşık hareketlerinin hepsini birden göz
önünde bulundurabilselerdi herhangi bir şeyi anlayıp hesaplayabilirler miydi?
gök bilginlerinin gezegenler hakkında verdikleri bütün bilgiler ve yaptıkları
hesaplamalar, gezegenlerin hareket ettiklerinin kabul edilmesine dayanmaktadır.
görünüşteki bu hareketi ben de görüyorum. nitekim aynı hareketi binlerce yıldan
beri milyonlarca insan gördü ve böyle giderse görmeye devam edecek. gök
bilginleri bütün insanlar için geçerli olan bu bilgiye inanmamış olsalardı tüm
hesapları yanlış çıkacaktı. aynı şekilde ben de bütün insanlara verilmiş olan
ve bana da hristiyanlık vasıtasıyla sunulan iyilik düşüncesine sahip olmasaydım
benim elde ettiğim sonuçlar da yanlış olacaktı. benim inandığım hristiyanlığın
dışındaki dinlerin tanrısallıkla nasıl bir ilişkileri olduğunu söylemeye hakkım
yoktur."
...
"bu yeni duygu beni değiştirmedi. düşündüğüm gibi birden bire
aydınlatmadı. dolayısıyla bunun şaşılacak bir tarafı yoktu. bu duygu çektiğim
acılarla gönlüme işledi. ben farkına varmadan adeta kalbime
yerleştirildi."
...niçin dua ettiğimi hala mantıklı bir şekilde açıklayamıyorum. ama dua
etmeye devam edeceğim. bundan sonra başıma ne gelirse gelsin artık hayatımın
her dakikası anlamlı bir şekilde geçecek. eskiden anlamsız olan hayatım, ona
verebildiğim iyilik düşüncesiyle anlam ve değer kazanacak..."
SON
Lev Nikolayeviç Tolstoy / Anna Karenina, II. Cilt, XIX Bölüm, (syf: 542)
4 yorum:
adam sakaldan belli zaten hocam (yorumsadım mı ne)
bu dedeyi sevişimiz meşhurdur zaten.
yorumsayınız, hep yorumsayınız. bize yorum saydırmayınız.
Bu satırlar için söylemiyorum ama, bu satırları okuyunca aklıma geldi;
'Felsefe ve aklın bataklığı!'...
felsefe'ye niçin bu kadar çirkinlemeler yapılır anlayabilmiş değilim.
Yorum Gönder