“22 Eylül, 2011
Ali Şeriati / Ahiret Algısına Göre Üç Tür insan
bir grup insan cenneti istiyor,
bunlar tamahkâr ve menfaatçi kimselerdir.
diğer bir grup cehennem korkusu taşıyor,
bunlar aciz ve korkaktırlar.
bir grup insan ise cennet arzusu ve cehennem korkusu taşımaksızın,
aşk beslemek ister.
bunlar hür olanlardır.
aşk hürleri.
Yalnızlık Sözleri'nden
Gönderen ZM Zaman: 21:38”
güzel yazı.
K;
ali şeriati adamımdır zaten. çok güzel eserleri var.
beğendiğiniz kısım, taklidi imandan kurtulup, yakinlik mertebesine varan beşerlerin seçimleri oluyor zaten. cehennem korkusu ve cennet arzusu duymayan, aşk hürleri. |
L;
“20 Mart, 2012ZM / Beyaz
renkler var bir de.
nefsin, karanlığın, özgürlüğün, aşkın, iyiliğin, cesaretin, kıskançlığın...
bizi tek renge bürümeye çalışan izmler, yollar, insanlar da var bir de.
en fazla iki üç renkli olabilecek dünyasından sıkılıp, darlanıp yeni renkler peşinde koşan insanlar var bir de.
onların ya bir gök kuşağına, ya karışık bir cümbüşe dönüşme ihtimali var bir de.
beyazın, tekliği altında, tüm renkleri doğurması var bir de. (volume IV)
ve beyazın, hakikatın, tekliğin şaheserliği var 1 de.”
Işığa beyaz demiştiniz. Ama elbette başka renkler de var. Öte yandan şüphesiz en güzeli yine beyaz.
Siz böyle söyleyince benim çok kullandığım bir söz aklıma geldi. Bunu romanlarımdan birinin giriş cümlesi olarak kullanmıştım. ilk cümle olarak.
“Derler ki, gerçeğe giden yolun dönemeci çoktur.”
nefsin, karanlığın, özgürlüğün, aşkın, iyiliğin, cesaretin, kıskançlığın...
bizi tek renge bürümeye çalışan izmler, yollar, insanlar da var bir de.
en fazla iki üç renkli olabilecek dünyasından sıkılıp, darlanıp yeni renkler peşinde koşan insanlar var bir de.
onların ya bir gök kuşağına, ya karışık bir cümbüşe dönüşme ihtimali var bir de.
beyazın, tekliği altında, tüm renkleri doğurması var bir de. (volume IV)
ve beyazın, hakikatın, tekliğin şaheserliği var 1 de.”
Işığa beyaz demiştiniz. Ama elbette başka renkler de var. Öte yandan şüphesiz en güzeli yine beyaz.
Siz böyle söyleyince benim çok kullandığım bir söz aklıma geldi. Bunu romanlarımdan birinin giriş cümlesi olarak kullanmıştım. ilk cümle olarak.
“Derler ki, gerçeğe giden yolun dönemeci çoktur.”
Gerçeğe giden yol dümdüz, tek bir çizgi değildir demek istiyor. Farklı renklerin olması gibi.
Bu 1 kısmı da manidar. Hoş. Sanırım tahmin ettiğim şey.
Bu 1 kısmı da manidar. Hoş. Sanırım tahmin ettiğim şey.
evet, beyaz güzel renk. dahası en güzel renk.
tekliği ve hakikatliği dar bulduğum bir zaman, ilaç gibi gelmişti bu benzetmeyi bulmak.
beyaz tek bir renk ama içinde tüm renkleri saklıyor.
kanımca islam ya da hak din kavramı aynen buna tekabül ediyor.
1 i anlatmaya lüzum yok, her şeyi başlatan şey.
mükemmellik bazen kendini bırakmaktır.
ben bazı zamanlar tünelin ucundaki ışığı kendi karanlığımda görürüm. ışığın rengi kendini ancak karanlığın içinde belli eder. aksi taktirde yolumu bulamam. uzun lafın kısası karanlık bazen gereklidir. karanlık kendiliğinden oluşmamış, yaratılmıştır. sebebi var. bu durum hem etrafı hem kendisi bembeyaz kar yığılmış bir dağ yolunda arabayla gitmeye benzer. hele bir de tipi varsa iyice beyazlanır her yer. sonunda kar gözünüzü öyle bir alır ki arabayla yoldan çıkarsınız.
-benim geçmişte görev bölgem kars, ardahan, erzurum, erzincandı bir zamanlar, dağda çok kaldık kimsesiz, karda tipide. uzun hikâyeler-
çünkü her yer ama her yer bembeyazdır. yol beyazdır, gökyüzü beyaz, kayalar, taş, toprak her şey bembeyazdır. inanamazsınız. beyaz bir boşluk içinde gibisinizdir. beyazın haricinde başka hiçbir renk yoktur. yolu seçemezsiniz. böylece yoldan çıkarsınız.
hatta bunun adı kör körlüğüdür. bu sebeple bazen karda bile koyu renk güneş/kar gözlüğü takılır.
beyazın haricinde de renklere ihtiyacımız var. bu sebeplidir. aksi halde yolumuzu bulamayız.
K;
kendini bırakmak dediğiniz şeye ben teslimiyet diyorum.
teslimiyet de kusursuz bir varlığa yapılmalı. beyaz harici renkler demişsiniz de, beyazın içinde her rengi barındırdığını anlatmaya lüzum yok heralde. |
sizin hakkınızdaki düşüncelerimi duymak ister misiniz?
son mesaj olarak.
önyargılı olmayalım ve tahmin etsem de soralım.
gerçekten tahmin ediyor musunuz? peki.
sizin etrafınıza ördüğünüz duvar o kadar kalın ki tanrı bile gelse geçemez.
ne kendiniz o duvarın dışına çıkabilirsiniz ne de bir başkası girebilir. mesele ben değilim.
o kadar kibirlisiniz ki asla ama asla sözde teslim olduğunuzu sandığınız şeye ulaşamazsınız.
bu ördüğünüz duvar hayata karşı zayıflığınızdan veya sözde ilahi aşktan kaynaklanıyor olabilir. bilmiyorum.
ama gerçekte zayıf değilsiniz.
sizinle olan diyalogum geçmişte sizin yaşlarınızda yaşadıklarımı hatırlamamdan kaynaklandı.
ama anladım ki size verebileceğim hiçbir şey yok. çünkü alamazsınız.
benim olduğu kadar ama özellikle sizin öğreneceğiniz çok şey var.
gittiğiniz yol yol değil.
bunu sizi düşünen bir insan olarak söylüyorum.
sıradan bir insan değilsiniz. evet, bu doğru. üstün yanlarınız çok.
ama bütün bunlar faydasız ve kullanışsız durumda.
açık sözlülüğüm için beni lütfen mazur görün. bunları belki faydası olur diye söylüyorum.
size harikasınız mükemmelsiniz aynen böyle devam gibi yalanlar saymayacağım.
son söz şu; lütfen kibrinizi yok edin, duvarı yıkın.
bunu yaptığınızda istediğiniz yere ulaşabilirsiniz.
kendinize iyi bakın.
K;
o zaman bir soru da ben sorayım.o kendini bırakmak dediğiniz şey'in, o sonsuz özgürlüğün doğruluğundan nasıl emin olabiliyorsunuz? -gerçekten samimiyetle soruyorum-
evet benim duvarlarım var, onları kaldıracak gücüm ya da mütevazılığım yok, bu doğru.
ama en önemli soru bu, cevaplayabilirseniz, duvarları yıkma cesareti gösterebilirim.
hiçbir şeyin garantisi yok. hiçbirimiz öbür dünyaya gidene kadar yürüttüğümüz politikanın doğruluğundan asla ama asla emin olamayacağız. ister dünyanın en iyi filozofu, bilim adamı veya mütefekkiri olalım.
yaratan bize 2 en önemli hediyeyi vermiştir. bunlar akıl ve vicdandır. herhangi bir konuda eğer hem akıl ve hem vicdan onaylıyorsa o şey kuvvetle muhtemel doğrudur. bizim silahlarımız bunlar. bunların kullanılabilmesi için özgür irade ve özgür seçim olmalıdır. aksi durumda duvarların içinde yaşarız. sadece kendimizi bitiririz.
bu söylediğim dünyanın en zor işidir. en zor. düşünceyi yok etmek atomu parçalamaktan daha zor, bilirsiniz.
ama sizin durumunuzda suyu bulandırmak istemem. siz söylediklerimden kendinizce faydalı gördüklerinizi alacaksanız alın. ama sizin en büyük sorununuz kibir ve duvar konusu.
her insanda az veya çok bunlar bulunur. bende de var. vardır. ama sizin sıkıntınız bunun bir biçimde yüksek seviyede olması.
bu yapı içinde hiç bir şekilde hareket etmeniz mümkün değil.
üstünsünüz. bu zamana kadar karşılaştığım bayanlar içinde gerçekten mümtazsınız. doğru.
şu anda çözüm olarak söyleyebileceğim şey etrafınıza ördüğünüz bu duvarın kalınlığını yavaş yavaş azaltmak olabilir. bu bir anda olmaz. olamaz. bunu yapacak kişi sizsiniz. bütün iş sizde.
zamanla ne yöne gitmeniz gerektiğini göreceksinizdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder