Bugün
yağmura tutuldum. Sırılsıklam oldum. Üzerimden sızdı sular. Bedenime sızdı ruhum.
Burcum su,
yükselenim hava, ay burcum ateş grubundan. Ruhuma su, karakterime hava, duygularıma ateş düşüyor astronomi ilminin buyurduğuna göre. Nerede sabitlik, mütevazilik, sağlamlık? Eşref-i mahlukum, çamurdan yaratıldım.
Dört dörtlük!
Ya da
bir “tezatlar
mahşeri”yim
değil mi?
*
Su- hava-ateş-toprak.
Dünya bu
dört elementin kategorilerinde sanki. Her ayrım 4’e ayrılacakmış gibi. Yaratığı
her şeyi birbirine benzeten, insanı dünyaya, dünyayı da insana benzer kılıyor.
Belki de göz
bebeklerimiz birer dünyadır. Masmavi, yemyeşil ve zifiri karalarla renklenmiş
dünyalardır gözlerimiz.
*
Ruhu, su
olanlardanım. Bu yüzden mi ağlama’ya en diyorum? Bu yüzden mi ağlamayı en
kıymetli iç tepkim yapıyorum? Bu yüzden mi yağmurda o’nu ve kendimi görüyorum?
Belki ateşliler yakmayı, kahrolmayı seviyorlardır, benim duygularımda yapmak istediğim gibi. Havalar sinmek istiyorlardır üzerlerimize. Kokularla, rüzgarlarla konuşmak istiyorlardır belki de. Belki topraklar taşların, kayaların gücünde görünmek istiyorlardır.
...
(tezatlar mahşeri; cemil meriç beyanı, necip fazıl'a)
4 yorum:
yağmurda ıslanabilmek bir özgürlük halini işaret eder. söz gelimi, sabahın erkeninde mesaiye yetişmeye çalışan biri saçını, kostümünü ıslaklıktan korumak zorundadır.
güneşe karşı icat olunan ama yağmura karşı kullanılan aletlerden uzak olabilmek güzel.
bu hayattaki en büyük zevklerinden biri koşarken yaz yağmuruna yakalanmak olan birinin sözlerine kıymet verirseniz eğer, kostümlerinizle denize yürüyün derim. etekleriniz suya değsin gerisi gelir.
evet. 'karşı'yı düşünmeden, düşünme ihtiyacı hissetmeden yapılan çoğu şey özgürlüğün işaretleridir.
ama bir şey daha var; korkmamak. gerçekten korkmadığımızda, özgürleşiriz ancak.
*
ruhu ve bedeni huzursuz bir insan olsam da, hatta denizden ve sudan korksam da, yağmurun altına kendimi atacak deliliğim var.
Yazıyı çarpıtmak istemem ama Allah'tan korkmadığımızda da özgür olur muyuz :):)
"1984" geldi de aklıma, içimde kalmasın diye "Düşünmeye utanmadığını, söylemeye de utanma" dedim...
cevabı 'takva' olan korku ise, bu korkusuzlukta özgür olmayız. nefsi level atlamamış idrakimizin kısıtlılığında kalırız.
cevabı, fikren ve ruhen kısıtlılığı getiren, gönülsüz saygının neden olduğu güçten korku ise, bu korku halinde de özgür olmayız.
*
korku gerek, reca gerek diyen şairin ki gibi bir korkuysa -hem korku, hem reca- işte o vakit özgür de oluruz, 'bağ'lı da oluruz.
kişiye başıboşluk vermeyen bir özgürlük ve asla yalnız hissettirmeyen bir bağlılık.
*
yorum farkı.
Yorum Gönder