"Şehrin en güzel kızları, bana görünmek için yollara çıkmayı adet haline getirmişlerdi. Fakat ben, kolumda gezdirdiğim şahinim kadar gururlu olduğum için onlara tepeden bakıyor, bu zavallıları görmemezlikten geliyordum. Atımı oynatarak geçiyordum yanlarından. Fakat kalbime acayip bir ateşin düştüğünü hissediyordum. Bu ateşin sebebini bilmediğim halde beni yakıp kül etmesi çok tuhaftı. Sonunda büyük bir hüzne kapılmaktan ve derin düşüncelere dalmaktan kendimi alamadım. Elime sazımı alıp hem söylüyor, hem ağlıyordum. Zamanla ağlayıp inlemeler alışkanlık haline gelmiş, benzim sararıp solmuş, dünya ile alakam kesilmişti. (...)
Sonunda, uzaktaki köylerden birinde oturan, kehanet ve ilmiyle meşhur bir adamı bulup getirdiler.
-Efendi! oğlunuz seviyor. Aşk hastalığına yakalanmış, dedi.
-Muhterem efendi! Kimi seviyor?
-Hiç kimseyi... Aşkın en öldürücü olan şekli budur."
*
Filibeli Ahmed Efendi / Amak-ı Hayal
Leyla'lı Mecnun; (syf: 119-120)
6 yorum:
Akla mukayet! Ne güzel ve yerinde bir tespit! Teşekkürler :)
''Hiç kimseyi... Aşkın en öldürücü olan şekli budur."
'Bu cümleyi anlamayı, 'gerçekten' anlamayı çok isterdim... ', demek için oturmuştum aslında, blogunuzun karşısına! Yazacaktım ki, anladım! İstediğim şey, o 'anlam' değildi, o 'his'ti... Derinlerde ne kadar nefessiz kalabileceği hakkında en ufak bir fikri; en ufak bir 'gerçek'i olmuyor insanın... Öyle sığ sularda ahkâm kesmekle olmuyor... Ne diyeyim, hatırlatanlar, sağolsun...
Sağolasın...
avare karınca;
tespit bana ait değil, "akla mukayet"i kastediyorsanız da öyle. ben sadece mutlak dedim, o da alıntının gerisine gönderme olsun diye.
.;
his'le anlamak'ı mukayese ettirmek insanı güzel ele veriyor, bu yüzden çoğu şüpheci anlamayı seçiyor, hissi yetmediği için. zümre farkı.
ben okurken mest olmuştum, mest olanların sayısında artış olmuş, ne diyelim, rica edelim.
Teşekkürüm bu alıntıyı paylaştığınız içindi. "Akla mukayet" de cümlenin tesiri altında verdiğim tepki, bir nevi mest olma hali. =)
Selamlar.
eyvallah :)
Yorum Gönder