Haziran 26, 2010

ZM / Yolun Sonu

Yol aramaktır yahut varmanın bir vasıtası.
Yollara düşen ya varmak için gider, ya aramak için.

Varmak isteyenin yolu bellidir, zorluk da sıkıntı da çekse gözlerini mıhlayıp bir hayale, içini doldurarak gider.
Bazen kaybolur gibi olur, kafası karışır gibi olur ama görür ya yoldaki izleri..
Peşine düşer izlerin.
Peşinden gider izlerin.
Çünkü bilir ki iz varsa, bekleyen de vardır.
Varmasa bile, hiç varamayacak da olsa görmüştür ya izleri,
O iz’ler onun haritası, pusulası olur.
İşte bu yol varmak için gidilen yoldur.
Belki varılır, belki varılmaz ama bu yol varma arzusuyla gidilen yoldur.

Kimisi aramak için düşer yollara.
Onlar gitmeyi severler, varmayı değil.
Ruhu seyyah olanlardır bunlar.
Gitmektir, aramaktır, denemek, keşfetmektir onların arzuları.
Onlar aşka âşık olanlar gibidir.
Yol ayrımları, duraklar, zorluklar
Kervansaraylar..
Seyyah ruhlarının aradığıdır aslında.
Ama yok mudur bu seyyahlara da iz bırakanlar?
Vardır.
Her şey vardır.
Ama hiçbir şey yoktur.
Çünkü onların izleri takip etmeye gönlü yoktur.
Onlar gitmeyi, denemeyi severler.
Bazen düşse de içine bir sona varma düşüncesi,
An olur, unutulur gider.

Kimi beklemeyi sever, gelecek diye sevdiğini
Kimi gitmeyi sever, hem de bekletmeyi
Bazısı kendi yolundan gider de
Gene de iz bırakır sevdiğine.

Önemli olan iz bırakmaktır.

Hiç yorum yok: