Mayıs 29, 2017

Mono / Pure as Snow



Öyle güzel şey*ler doğuyor ki; eski şarkılara sığınmak sıkıcı geliyor artık.
Bu gruba 4-5 yıldan beri meftunum.
Post-rock, enstrumental rock, klasik müzik sevenler kulak versin.
*:Tokyo menşeeli, Japon bir grup. Mono da zaten "şey" demek.

5:34'ten sonrası baş döndürmelik... Şölen.
Buradan sonrası eşliğinde Kainat'ın balkonlarından aşağıya atlayabilirim.

Mayıs 16, 2017

Keşfsever'in 1 Balçık Adamı Ruhunun Mezarlığına Gömüşü V

Resim: Jennifer B.Hudson  / Flora, Medic, Baptism
http://www.arsivfotoritim.com/yazi/jennifer-b-hudson-flora-medic-baptism/
Ezel zaman içinde,
Bezm-i Elest'te tanışmışlığın getirdiği o yadigâr tanıdıklık hissi...

“Onun adını biliyordum sanki. Gözlerindeki kıvılcım, rengi, kokusu, hareketleri, her şeyi bana tanıdık geliyordu. Sanki benim ruhum, önceki hayatımda, misaller âleminde onunla komşuydu; aynı asıldan, aynı maddeden yaratılmıştı. Bizim birleşmemiz gerekiyordu. Bu hayatımda da ona yakın olmalıydım. Ona dokunmayı asla istemiyordum. Bedenlerimizden çıkan, birbirine karışan görünmez ışınlar yeterliydi. İşte bu korkunç olay, daha ilk bakışta tanıdık gelmişti bana. Önceden birbirini gören, aralarında gizli bir bağ oluşan iki âşık bu duyguyu her zaman hissetmez mi? Şu aşağılık dünyada ya onun aşkını istiyordum ya da hiç kimsenin. Başka birinin beni etkilemesi mümkün müydü acaba?”

Sâdık Hidâyet / Büf-i Kûr

*
“Dölle ovalı yüreğimi akarsuyunnan”

Ruh. Göl. Koku. Misk. Işık. Işk. Su. Su. Kuddüs olan Su… Ruhunu getir bana. Kendimle yıkayayım seni. Kendimde. Kendimden. Ruhun vaftizi de bu mu?

-Seni yıkamak istiyorum.
-Sana dökülmek istiyorum.
-Seni sonsuz yapmak…
-Seni benim yapmak.
-Bana içini dök.
-Sana içimi dökeceğim. Bana gel. Nefesimin sıcak olduğu yere.
-Seni hissetmek için neden bedenine yaklaşayım ki?
-Nefesime gel.
-Ben nefisini istiyorum. Senlenmek istiyorum. Senin olmak değil.
-Gel, benlen işte. Benim ol.

*

Burası benim bahçem. Ruhumun bahçesi… Seni ruhumun bahçesine getirdim. Elbette dolaşabilirsin, sormana gerek yok. Gel benim eteklerime dokun. Beyaz eteklerime. Bak, işte ruhumun Henriette zambakları… Çok mu dokunmak istiyorsun onlara? Sıcak mı oldu? Ne kadar terlemişsin. Elbette sarılabilirsin ruhumun zambaklarına. Anlatsana bana. Göstersene ana özünü. Ne oldu? Neden susuyorsun ki? Neden hep susuyorsun? Neden bu kadar hareketliyken bedenin, dilin bu kadar sus?

Resim: Ben Hopper / Transfiguration
http://blog.therealbenhopper.com/2015/01/07/transfiguration-new-photo-project/

(...)
Tanrım ne oldu? Bedenimin üzerindeki bu su da neyin nesi? Hayır, bu su falan değil, irin... Bulanık bir irin. Tanrım neresi burası? Ne oldu? Ne oldu? Balçıktan bir erkek heykeline benzeyen bu çamur yığıntısı da ne üzerimdeki? Berbat, necis bir koku saçan, irin damlayan bir çamur yığıntısı…

Ruhsuz, isimsiz, sessiz bir çamur yığını… Tabi ya, elbette bu bir heykelin balçığı. İnsan olamaz. Bir erkek bedeninden daha çok bir ölüden bile daha toprak, kirli ve çaresiz bir balçık.

*
“Aşk bir tanım değil midir?
Kusturucu güzellikler ardından”

Av’a giderken avlanmaktı. Soysuzca yağmalanmak.
1 rüyaya dalmışken,
özünü keşf etmeye gelmişken,
en nihayetinde vaftiz etmeye gelmişken,
ruhunun ırzına geçilmişti Keşfsever’in.

Zihindeki aptal ve şaşkın tutukluktan kurtulunca deli bir koşmak arzusuna kapıldı.Rüyanın kâbusa evrildiği ana tekabül eden gölün tekrar çöle döndüğü bir zamanda ve bir sonsuz turuncu bir vahada rahmini ve midesini tutarak koşmaya başladı Keşfsever.

Nehirler kadar ağlayıp,
Helak olurcasına kusarak.

İdrak edilmiş bir acıdan sonrasının hararetli koşmak sesi. Bu.
https://www.youtube.com/watch?v=9Daz4LrUFjU

*
Resim: Christopher David White / Asphyxia
http://christopherdavidwhite.com/index.php/portfolio/sculpture/64-asphyxia

Beden, ruhun mezarıydı.
Ruhu olmayan canlı, can değil, balçıktı.
Aşksız sevişmek, düzüşmekti  soysuzca; pişmemiş, kirli bir çamurla.

*

Ruha Müntekim ismini sevdiren zatına and vermişti, içinin beyazını kirleteni, ruhunun ırzına geçeni kılıcından nasipsiz bırakmayacaktı. Ama ruhu olmayan bir balçıktan nasıl intikam alabilirdi ki?
Zaten ölü olanı, ölmüş olanı nasıl öldürecekti ki?

Sustu.
Harap olmuş midesini ruhunun bağrına bastı.
Rahminin üzerine Zain kılıcıyla siyah bir mezarlık dövmesi -sıyrığı- nakşetti ve yoluna devam etti Keşfsever.

Mayıs 08, 2017

İsyan Ahlakı versus Bencilliğin Erdemi




Biri Nurettin Topçu öteki Ayn Rand'ın muhteşem iki kitap adı. Bazen birini bazen ötekini daha 'klas' buluyorum.

*

Derin bir kötülüğü, sığ bir iyiliğe yeğlediğim için iyi bir insan değilim. Ve hatta... Kötü bir insanım.

Cesurca ve dürüstlükle söylenmiş 1 hatayı, korkakça kamufle edilmiş insanî 1 zaafa yeğledigim için şefkatli biri değilim. Ve hatta zalimim.

Dürüstlükle ve hakkaniyetle söylenmiş 1 günâhı, korkakça ve hesapçılıkla kamufle edilmiş 1 cüruma yeğledigim için edepli biri değilim.

diyenlerdenseniz, Bencilliğin Erdemi'dir doğru cevap.

*

Peki ya İsyan Ahlakını seçerken ne söylüyor içimiz?

Mayıs 03, 2017

.: Göz İzi :.

Satın alınamaz hediyeleri seviyorum. İkamesiz hediyeleri. Sadece sizde olan ve bir müzeye en çok yakışacak el işi hediyeleri.

Çok sevdiğim bu fotografı kitap ayıracına dönüştüren Çağatay Dinçer'e çok teşekkürler.