Aralık 25, 2017

Hakikat Kitapları*

Vitam Vero İmpendenti: Hakikat Uğruna Yaşamını Riske Atan Kişi.
Jean Jacques Rousseau / Yalnız Gezerin Düşleri, Juvenal

"Hakikat kelimesine karşı aşırı bir ilgim, abartılı bir merakım var."
Ayşe Şasa / Bir Ruh Macerası

"Eğer hakikati arıyorsanız, hayatınız asla eskisi gibi olmayacaktır."
Abdülkadir es-Sufi











Aralık 06, 2017

Ezgiler Ezgisi*



*: Tevrat, "Ezgiler Ezgisi" kısmı.

Yorum getiremeyeceğim kadar enteresan, lirik ve fazlasıyla cüretkâr bir metin.

Tahrip edilmiş olsa da kutsal bir kitap metni ve eleştiriyi namümkün kılıyor. Bir tür öykü üslûbu yaratmaya çalışıyorum ve Tevrat'tan üslûp noktasında müthiş bir ilham alıyorum.

Kudüs kadar güzel olmak...
"Ey Yeruşalim Kızları, 
Firavun'un arabalarına koşulu kısrak, 
Tirsa kadar güzel, 
Şulamlı kız seyri, 
Lübnan Kulesi gibi burun, 
Heşbon havuzları gibi göz, 
Karmel Dağı gibi duran baş, 
Kaküllere tutsak olmuş Kral..."

Metin:


1:1-17
1. Süleyman’ın Ezgiler Ezgisi.
2. Beni dudaklarıyla öptükçe öpsün! Çünkü aşkın şaraptan daha tatlı.
3. Ne güzel kokuyor sürdüğün esans, dökülmüş esans sanki adın, kızlar bu yüzden seviyor seni.
4. Al götür beni, haydi koşalım! Kral beni odasına götürsün. Seninle coşup seviniriz, aşkını şaraptan çok överiz. Ne kadar haklılar seni sevmekte!
5. Esmerim ben, ama güzelim, Ey Yeruşalim kızları! Kedarın çadırları gibi, Süleyman’ın çadır bezleri gibi kara.
6. Bakmayın esmer olduğuma, güneş kararttı beni. Çünkü kızdılar bana erkek kardeşlerim, bağlara bakmakla görevlendirdiler. Ama kendi bağıma bakmadım.
7. Ey sevgilim, söyle bana, sürünü nerede otlatıyorsun, Öğleyin nerede yatırıyorsun? Neden arkadaşlarının sürüleri yanında yüzünü örten bir kadın durumuna düşeyim?
8. Ey güzeller güzeli, Bilmiyorsan, sürünün izine çık, çobanların çadırları yanında oğlaklarını otlat.
9. Firavunun arabalarına koşulu kısrağa benzetiyorum seni, aşkım benim!
10. Yanakların süslerle, boynun gerdanlıklarla ne güzel!
11. Sana gümüş düğmelerle altın süsler yapacağız.
12. Kral divandayken, Hintsümbülümün güzel kokusu yayıldı.
13. Memelerim arasında yatan Mür dolu bir kesedir benim için sevgilim;
14. Eyn-Gedi bağlarında bir demet kına çiçeğidir benim için sevgilim.
15. Ah, ne güzelsin, aşkım, ah, ne güzel! Gözlerin tıpkı birer güvercin!
16. Ne yakışıklısın, sevgilim, ah, ne çekici! Yeşilliktir yatağımız.
17. Sedir ağaçlarıdır evimizin kirişleri, Tavanımızın tahtaları ardıçlar.

2:1-17
1. Ben Şaron çiğdemiyim, vadilerin zambağıyım.
2. Dikenlerin arasında bir zambağa benzer kızların arasında aşkım.
3. Orman ağaçları arasında bir elma ağacına benzer delikanlıların arasında sevgilim. Onun gölgesinde oturmaktan zevk alırım, tadı damağımda kalır meyvesinin.
4. Ziyafet evine götürdü beni, üzerimdeki sancağı aşktı.
5. Güçlendirin beni üzüm pestiliyle, canlandırın elmayla çünkü aşk hastasıyım ben.
6. Sol eli başımın altında, sağ eli sarsın beni.
7. Dişi ceylanlar, yabanıl dişi geyikler üstüne ant içiriyorum size, ey Yeruşalim kızları! Aşkımı ayıltmayasınız, uyandırmayasınız diye, gönlü hoş olana dek.
8. İşte! Sevgilimin sesi! Dağların üzerinden sekerek, tepelerin üzerinden sıçrayarak geliyor.
9. Sevgilim ceylana benzer, sanki bir geyik yavrusu. Bakın, duvarımızın ardında duruyor, pencerelerden bakıyor, kafeslerden seyrediyor.
10. Sevgilim şöyle dedi: “Kalk, gel aşkım, güzelim.”
11. Bak, kış geçti, yağmurların ardı kesildi,
12. Çiçekler açtı, şarkı mevsimi geldi, Kumrular ötüşmeye başladı beldemizde.
13. İncir ağacı ilk meyvesini verdi, yeşeren asmalar mis gibi kokular saçmakta. Kalk, gel aşkım, güzelim.
14. Kaya kovuklarında, Uçurum kenarlarında gizlenen güvercinim! Boyunu bosunu göster bana, Sesini duyur çünkü sesin tatlı, boyun bosun güzeldir.
15. Yakalayın tilkileri bizim için, bağları bozan küçük tilkileri çünkü bağlarımız yeşerdi.
16. Sevgilim benimdir, ben de onun, zambaklar arasında gezinir durur.
17. Ey sevgilim, gün serinleyip gölgeler uzayana dek, engebeli dağlar üzerinde bir ceylan gibi, geyik yavrusu gibi ol!

3:1-11
1. Gece boyunca yatağımda Sevgilimi aradım, Aradım, ama bulamadım.
2. “Kalkıp kenti dolaşayım, Sokaklarda, meydanlarda sevgilimi arayayım” dedim, Aradım, ama bulamadım.
3. Kenti dolaşan bekçiler buldu beni, "Sevgilimi gördünüz mü?" diye sordum.
4. Onlardan ayrılır ayrılmaz Sevgilimi buldum. Tuttum onu, bırakmadım; annemin evine, beni doğuran kadının odasına götürünceye dek.
5. Dişi ceylanlar, yabanıl dişi geyikler üstüne ant içiriyorum size, ey Yeruşalim kızları! Aşkımı ayıltmayasınız, uyandırmayasınız diye, gönlü hoş olana dek.
6. Kimdir bu kırdan çıkan, bir duman sütunu gibi, tüccarın türlü türlü baharatıyla, Mür ve günnükle tütsülenmiş?
7. İşte Süleyman’ın tahtırevanı! İsrailli yiğitlerden altmış kişi eşlik ediyor ona.
8. Hepsi kılıç kuşanmış, eğitilmiş savaşçı. Gecenin tehlikelerine karşı, hepsinin kılıcı belinde.
9. Kral Süleyman tahtırevanı Lübnan ağaçlarından yaptı.
10. Direklerini gümüşten, Tabanını altından yaptı. Koltuğu mor kumaşla kaplıydı. İçini sevgiyle döşemişti Yeruşalim kızları.
11. Dışarı çıkın, ey Siyon kızları! Düğününde, mutlu gününde annesinin verdiği tacı giymiş Kral Süleyman'ı görün.

4:1-16
1. Ah, ne güzelsin, aşkım, ah, ne güzel! Peçenin ardındaki gözlerin güvercinler gibi. Siyah saçların Gilat Dağının yamaçlarından inen Keçi sürüsü sanki.
2. Yeni kırkılıp yıkanmış, Sudan çıkmış koyun sürüsü gibi dişlerin, Hepsinin ikizi var. Yavrusunu yitiren yok aralarında.
3. Al kurdele gibi dudakların, ağzın ne güzel! Peçenin ardındaki yanakların nar parçası sanki.
4. Boynun Davut’un kulesi gibi, kakma taşlarla yapılmış, üzerine bin kalkan asılmış, hepsi de birer yiğit kalkanı. Sözcüğün anlamı kesin olarak bilinmiyor.
5. Sanki bir çift geyik yavrusu memelerin zambaklar arasında otlayan ikiz ceylan yavrusu.
6. Gün serinleyip gölgeler uzayınca, Mür dağına, Günnük tepesine gideceğim.
7. Tepeden tırnağa güzelsin, aşkım, hiç kusurun yok.
8. Benimle gel Lübnan’dan, yavuklum, benimle gel Lübnan’dan! Amana doruğundan, Senir ve Hermon doruklarından, Aslanların inlerinden, Parsların dağlarından geç.
9. Çaldın gönlümü kız kardeşim, yavuklum, Bir bakışınla, gerdanlığının tek zinciriyle çaldın gönlümü!
10. Aşkın ne güzel, kız kardeşim, yavuklum, Şaraptan çok daha tatlı; Esansının kokusu her türlü baharattan güzel!
11. Ey yavuklum, bal damlar dudaklarından, bal ve süt var dilinin altında, Lübnanın kokusu geliyor giysilerinden!
12. Kapalı bahçesin sen, kız kardeşim, yavuklum, kapalı bir kaynak, mühürlü bir pınar.
13. Fidanların nar bahçesidir; Seçme meyvelerle, kına ve hintsümbülüyle,
14. Hintsümbülü ve safranla, güzel kokulu kamış ve tarçınla, her türlü günnük ağacıyla, Mür ve ödle, her türlü seçme baharatla.
15. Sen bir bahçe pınarısın, bir taze su kuyusu, Lübnandan akan bir dere.
16. Uyan, ey kuzey rüzgârısın de gel, ey güney rüzgârı! Bahçemde es de güzel kokusu saçılsın. Sevgilim bahçesine gelsin, seçme meyvelerini yesin!

5:1-16
1. Bahçeme girdim, kız kardeşim, yavuklum, Mürümü topladım baharatımla, Gümecimi, balımı yedim, şarabımı, sütümü içtim. Yiyin, için, ey dostlar! Mest olun aşktan, ey sevgililer!
2. Ben uyuyordum ama yüreğim uyanıktı. Dinleyin! Sevgilim kapıyı vuruyor. “Aç bana, kız kardeşim, aşkım, eşsiz güvercinim! Sırılsıklam oldu başım çiyden, kâküllerim gecenin neminden."
3. Entarimi çıkardım, Yine giyinmeli miyim? Ayaklarımı yıkadım, Yine kirletmeli miyim?
4. Kapı deliğinden uzattı elini sevgilim, aşk duygularım kabardı onun için.
5. Kalktım, sevgilime kapıyı açayım diye, Mür elimden damladı, Parmaklarımdan aktı sürgü tokmakları üzerine.
6. Kapıyı açtım sevgilime ama sevgilim yoktu, gitmişti! Kendimden geçmişim o konuşurken. Aradım onu, ama bulamadım, seslendim, ama yanıt vermedi.
7. Kenti dolaşan bekçiler buldu beni, Dövüp yaraladılar. Sur bekçileri alıp götürdü şalımı.
8. Size ant içiriyorum, ey Yeruşalim kızları! Eğer sevgilimi bulursanız, söyleyin ona, aşk hastasıyım ben.
9. Farkı ne sevgilinin öbürlerinden, Ey güzeller güzeli? Farkı ne ki, bize böyle ant içiriyorsun?
10. Sevgilimin teni pembe-beyaz, ışıl ışıl yanıyor! Göze çarpıyor on binler arasında.
11. Başı saf altın, Kâkülleri kıvır kıvır, kuzgun gibi siyah.
12. Akarsu kıyısındaki güvercinler gibi gözleri; sütle yıkanmış, yuvasındaki mücevher sanki.
13. Yanakları güzel kokulu tarhlar gibi, nefis kokular saçıyor. Dudakları zambak gibi, Mür yağı damlatıyor.
14. Elleri, üzerine sarı yakut kakılmış altın çubuklar, Gövdesi lacivert taşıyla süslenmiş cilalı fildişi.
15. Mermer sütun bacakları saf altın ayaklıklar üzerine kurulmuş. Boyu bosu Lübnan dağları gibi, Lübnanın sedir ağaçları gibi eşsiz.
16. Ağzı çok tatlı, tepeden tırnağa güzel. İşte böyledir sevgilim, böyledir yârim, ey Yeruşalim kızları!

6:1-13
1. Nereye gitti sevgilin, Ey güzeller güzeli, Ne yana yöneldi? Biz de onu arayalım seninle birlikte!
2. Bahçesine indi sevgilim, Güzel kokulu tarhlara, Bahçede gezinmek, zambak toplamak için.
3. Ben sevgilime aitim, sevgilim de bana, Gezinip duruyor zambaklar arasında.
4. Sevgilim, Tirsa kadar güzelsin, Yeruşalim kadar şirin, sancak açmış bir ordu kadar görkemli.
5. Çevir gözlerini benden çünkü şaşırtıyorlar beni. Gilat Dağının yamaçlarından inen keçi sürüsünü andırıyor siyah saçların.
6. Yeni yıkanmış, sudan çıkmış dişi koyun sürüsü gibi dişlerin, hepsinin ikizi var; yavrusunu yitiren yok aralarında.
7. Peçenin ardındaki yanakların nar parçası sanki.
8. Altmış kraliçe, seksen cariye, sayısız bakire kız olabilir;
9. Ama bir tanedir benim eşsiz güvercinim, biricik kızıdır annesinin, gözbebeği kendisini doğuranın. Kızlar sevgilimi görünce, “Ne mutlu ona!” dediler. Kraliçeler, cariyeler onu övdüler.
10. Kimdir bu kadın? Şafak gibi beliren, Ay kadar güzel, güneş kadar parlak, sancak açmış bir ordu kadar görkemli.
11. Ceviz bahçesine indim, Yeşermiş vadiyi göreyim diye; asma tomurcuk verdi mi, narlar çiçek açtı mı bakayım diye.
12. Nasıl oldu farkına varmadan, tutkum bindirdi beni soylu halkımın savaş arabalarına.
13. Dön, geri dön, ey Şulamlı kız, dön, geri dön de seni seyredelim. Niçin Şulamlı kızı seyretmek istiyorsunuz, Mahanayim oyununu seyredercesine?

7:1-13
1. Ne güzel sandaletli ayakların, ey soylu kız! Mücevher gibi yuvarlak kalçaların, usta ellerin işi.
2. Karışık şarabın hiç eksilmediği yuvarlak bir tas gibi göbeğin. Zambaklarla kuşanmış buğday yığını gibi karnın.
3. Sanki bir çift geyik yavrusu memelerin, ikiz ceylan yavrusu.
4. Fildişi kule gibi boynun. Bat-Rabim Kapısı yanındaki Heşbon havuzları gibi gözlerin. Şama bakan Lübnan Kulesi gibi burnun.
5. Karmel Dağı gibi duruyor başın, pırıl pırıl mora çalar saçların. Kâküllerine tutsak oldu kral.
6. Ne güzel, ne çekicidir aşk! Zevkten zevke sürükler.
7. Hurma ağacına benziyor boyun, salkım salkım memelerin.
8. "Çıkayım hurma ağacına" dedim, “Tutayım meyveli dallarını. “Üzüm salkımları gibi olsun memelerin, Elma gibi koksun soluğun,
9. En iyi şarap gibi ağzın. Sevgilimin dudaklarına, dişlerine doğru kaysın."Uyuyanların dudaklarına"
10. Ben sevgilime aitim, o da bana tutkun.
11. Gel, sevgilim, kıra çıkalım, köylerde geceleyelim.
12. Bağlara gidelim sabah erkenden, bakalım, asma tomurcuk verdi mi? Dalları yeşerdi mi, narlar çiçek açtı mı, orada sevişeceğim seninle.
13. Mis gibi koku saçıyor adamotları, kapımızın yanıbaşında taze, kuru, her çeşit seçme meyve var. Senin için sakladım onları, sevgilim.

8:1-14
1. Keşke kardeşim olsaydın, Annemin memelerinden süt emmiş. Dışarıda görünce öperdim seni, kimse de kınamazdı beni.
2. Önüne düşer, beni eğiten Annemin evine götürürdüm seni; sana baharatlı şarapla kendi narlarımın suyundan içirirdim.
3. Sol eli başımın altında, sağ eli sarsın beni.
4. Ant içiriyorum size, ey Yeruşalim kızları! Aşkımı ayıltmayasınız, uyandırmayasınız diye, gönlü hoş olana dek.
5. Kim bu, Sevgilisine yaslanarak çölden çıkan? Elma ağacı altında uyandırdım seni, orada doğum sancıları çekti annen, orada doğum sancıları çekip doğurdu seni.
6. Beni yüreğinin üzerine bir mühür gibi, kolunun üzerine bir mühür gibi yerleştir. Çünkü sevgi ölüm kadar güçlü, tutku ölüler diyarı kadar katıdır. Alev alev yanar, yakıp bitiren ateş gibi.
7. Sevgiyi engin sular söndüremez, ırmaklar süpürüp götüremez. İnsan varını yoğunu sevgi uğruna verse bile, yine de hor görülür!
8. Küçük bir kız kardeşimiz var, daha memeleri çıkmadı. Ne yapacağız kız kardeşimiz için, Söz kesileceği gün?
9. Eğer o bir sursa, Üzerine gümüş mazgallı siper yaparız; Eğer bir kapıysa, sedir tahtalarıyla onu kaplarız.
10. Ben bir surum, memelerim de kuleler gibi, Böylece hoşnut eden biri oldum onun gözünde.
11. Süleyman’ın bağı vardı Baal-Hamonda, kiraya verdi bağını; her biri bin gümüş öderdi ürünü için.
12. Benim bağım kendi emrimde, bin gümüş senin olsun, ey Süleyman, iki yüz gümüş de ürününe bakan kiracıların.
13. Ey sen, bahçelerde oturan kadın, arkadaşlar kulak veriyor sesine, bana da duyur onu.
14. Koş, sevgilim, mis kokulu dağların üzerinde bir ceylan gibi, Geyik yavrusu gibi ol!