Temmuz 25, 2010

Varoluşçuluk

Egzistansiyalizm;tamamıyla egzistansiyalist felsefe üzerine oturtulan ve insanın varoluş problemini edebiyat yolu ile geniş kitlelere aktarmayı esas alan sanat/edebiyat akımıdır.

Varoluşçuluk, diğer birçok akımın tersine, bireye genel bir kavram gibi yaklaşmaz, onun öznelliğini nesnelliğin üstünde tutar. Varoluşçuluğa göre, hayatın anlamı ve bireyin öznel tecrübesiyle ilgili sorular diğer bütün bilimsel ve felsefik uğraşlardan önemlidir.

Varoluşçuluk genelde kötümserlik, bulantı, özgürlük, başkaldırış ve umutsuzluk felsefesi olarak düşünülür. Varoluşçuluk Kierkegaard, Dostoyevski,Nietzsche (daha farklı bir biçimde olsa da), Sartre, Camus Heidegger ve günümüzde Milan Kundera ile birlikte anılır.

İsminden de anlaşıldığı gibi bireyin varoluşunu, özünden üstun tuttuğu için aynı zamanda topluma bir karşı çıkışı da içerir. Butun zaaflarıyla birlikte insanı ereklerini seçişinde özgür tutar. kendi içlerinde 2 ye ayrılırlar;

-dine bağlı varoluşçuluk
-tanrısız varoluşçuluk

kötümser bir felsefe olan egzistanyalizme göre insan bunaltıdadır.Bunaltının temel kaynağı da insanın sınırlılığı ve yoklukla yüzyüze bulunması ve seçme hürriyetindendir.
'Öz,varoluştan önce gelir' düşüncesini reddeder.
'Varolma; öz/cevherden önce gelir'düşüncesini savunurlar.

Dine bağlı Varoluşçuluk:

Sören Kierkgaard
Gabriel Marcel
Karl Jaspers
Karl Barth

Tanrısız Varoluşçuluk:

Jean Paul Sartre
Albert Camus
Simon De Beauvoir
Martin Heidegger
Friedrich Nietzsche

kaynak: vikipedi

*
şüpheci, huzursuz, memnuniyetsiz.. insanın arayışıdır, varoluşçuluk.
-belki yanlış yerden- ama doğruyu aramaya gider.
belki nefsiyle arar hakikatı.
kendini var etmekle başlar önce.
ne tuhaf, benim nefsim, "köpek nefsim" de bu gruptan.
binlercesi gibi:)
*

Baudelaire / Paris Kasveti'nden

1
-peki, neyi seversin sen garip yabancı?
-bulutları severim. gelip geçen bulutları. şuradaki, buradaki, harika bulutları..
(syf: 91)

2
kitaplardan öğrendiğiniz bütün bu yapmacıklı davranışlar ve görenlerde, merhametten başka, her türden duyguyu uyandırması için başvurduğunuz bu bitmeyen hüzün? aslında;
bazen size gerçek mutsuzluğun ne olduğunu öğretmek geliyor içimden.
(syf: 133)

3
kalabalık ve yalnızlık: eşit ve birbirlerinin yerine geçebilecek sözcükler, çalışkan ve yaratıcı şair için. yalnızlığı doldurmayı bilmeyen, gürültülü patırtılı kalabalıkta da yalnız olmayı bilemez.
(syf: 135)

4
çünkü ziyaret etmeye tenezzül etmeyecekleri bir yer varsa, o da, az önce ima ettiğim gibi zenginlerin neşesidir. boşluktaki bu dalgalanmalarda yoktur onları çekecek birşey.
(syf: 139)

Temmuz 19, 2010

İskender Pala / Kitab-ı Aşk'tan

1
arz-ı hal etmeye cana seni tenha bulamam
seni tenha bulıcak kendimi asla bulamam
(syf: 7)

2
aşkın 3 türü

aşk beşeridir; şakayla başlar, sorumluluk getirir.
gözden girer, gönülde yaşar.
surete meyledenler ziyandadır.

aşk platoniktir; sohbetle başlar, zahmet getitir.
zihinden girer, gönülde yaşar.
sıretini süslemeyenler yol şaşırır.

aşk ilahidir; imanla başlar, vahdete götürür.
gönülde doğar, gönülde yaşar.
sırrı saklamayanlar başını verir.
(syf: 17)

3
gerçekten de aşk, karşılıklı oturmak, yüzyüze veya aynı noktaya bakmak, şiir okumak, sevgiliden utanacak kadar terbiyeli davranmak, güzel şeylerden bahsedip gülmek, ve asla iffet sınırının ötesine uzanmamaktır.
çünkü aşk bakmakla güzelleşir, konuşmakla zenginleşir ama dokunmakla bozulur.
(syf: 20)

4
payın sadası gelse de sen hiç gelmesen
men dinlesem kıyamete dek, vuslat istemem
bulsam izinle semtini, ol semte ermesem
aşsam zamanı hasretin encamı gelmeden
(syf: 20)

5
şüphesiz ben gözlerimin sana bakmasını dahi kıskanırım.
öylesine ki sana doğru bakmak isteyince gözlerimi yere çeviririm.
elimden gelseydi, kıskançlığımdan dolayı tüm insanların gözünü sana karşı yumdururdum.
(syf: 53)

6
aşkın sebebi, sevgili üzerine düşünülmesidir. bu düşünce sevgilinin güzelliliği, halleri, tavırları ve özlemi üzerine olabilir. bütün bu düşünceler sevgilinin ayrılığını anlamlı ve onun aşkını değerli kılar.
çünkü düşünce güçlendikçe aşk artar.
(syf: 60)

7
sanman ki taleb-i devlet ü cah etmeğe geldik
biz aleme bir yar için ah etmeye geldik

yenişehirli avni
(syf: 63)

8
sevmenin tabakaları, mahabbet, aşk ve dert üzere üç derecedir.

mahabbet odur ki, mahbubunu görürse memnundur, görmezse kaydında değildir.
aşk odur ki, mahbubunu görürse memnundur, görmezse mahzundur.
dert odur ki, mahbubunu görürse de mahzundur, görmese de mahzundur.
(syf: 84)

9
zahit, "dünyaya sırtını dönmüş, onu elinin tersiyle itiverviş kişi" demektir.
zahidin zıttı rinttir.
zahidin içini dışına çevirdiğinizde karşınıza rint çıkar.
(syf: 94-95)

10
eskiler dünyayı bir gölgeye benzetmişlerdir. ve demişlerdir ki;
"ona sırtını dönersen peşinden gelir, ama peşinden gidersen daima önünden kaçar.
(syf: 108)

Temmuz 16, 2010

Ali Şeriati / Öze Dönüş'ten

sordel diyalektiği;

"batılı, doğulunun kültür, tarih ve şahsiyetini yadsımamalıdır.
çünkü bu durumda doğulu savunmaya geçer.
batılı öyle birşey yapmalıdır ki, doğulu kendisinin olumsuz olduğuna,
kendisinin ikinci sınıf, batılınınsa birinci sınıf olduğuna inansın.
batılının aklı vardır, düşünür ve üretir.
doğuluysa sadece şiir söylemeli ve tasavvufla ilgilenmelidir."

*

doğu der batı'ya;
güneşi fethetsen de, Ruh gerçeği bende
madde yalanı sende.

necip fazıl