Eylül 17, 2012

ZM / Süperderviş

"nasıl yaşarsak öyle.."

*

yaşarsam ve büyük aksilikler de olmazsa belki de bundan on-on beş sene sonra evli ve çocukları olan bir kadın olacağım. sevmediği bir işte çalışan, bu kısmı da es geçmeyelim. belki kanaat etmeyi öğrenmiş ya da -ufak bir ihtimal- istediklerini elde etmiş –ki hala ne olduğundan emin değilim- biri de olabilirim. bir açıdan rahatım -çok kolay olmasa da- hala bir şeyleri değiştirebilecek bir konumda sayılırım. gencim, bakmak zorunda olduğum insanlar yok ve içsel olarak özgürüm.
*

bir film izledim. güzelliğine methiyeler düzmeye ya da tanıtmaya gerek yok. into the wild ismi. 22 yaşında, tam da mezun olduğu bir zamanda beşeri her şeyi bırakmayı “seçen” bir ruhun -christopher johnson mccandless- yaşamıydı film. parayı, sevmediğinden değil ama kesinlikle doğadan her zaman daha az sevdiği insanları, ailesini ve beşeri dünya rahatlığını elinin tersiyle iten bir ruhun, “süperderviş“in yaşamıydı film.

yazıya dökülecek, vurgulanılacak, ustaca yormaca yapılacak birçok ayrıntısı var ama yazma kabiliyetim bu konuda bana yardım edemiyor. ben yine ben’ce yazıyorum.
*

ismini ve doğum tarihini kendinin seçtiğin 1990 - temmuzu, bu yılın bu ayında doğan beni mutlu etti alex supertrumpt. bu iş’e kalkıştığında da 22 yaşındaymışsın. hem doğayı insanlardan daha çok seviyormuşsun. ne dersin bunlar işaret mi sayılsın birisine?
ben senin kadar zeki, güçlü ve özgür değilim. hiçbir zaman senin yaptıklarına benzer şeyler de yapamayacağım. çünkü “seçim” yapabilecek şartlara sahip değilim.

ruhun, yaşamayı seçtiğin hayat çok güzeldi. kitaplarına gömülürken,  yüksek bir dağın tepesinde kollarını açarken, deli gibi koşarken, hiçbir şeye bağ(ım)lı olmazken –yolda rast gelen bir dosta, yatacak rahat bir yere, bir kıza- zorla değil, meli-malı’larla değil, sahiden meyletmezken, yaptığın çoğu şey çok güzeldi.
*

umarım son soluğunda gökyüzünde parlaklığıyla keşfettiğin o ışık seni mutlu etmiştir. çok güzel yaşadın ki, çok güzel öldün.
bilmem süperdervişler ölünce arkasından ne denir.  
seninle ve yaşamınla uzaktan da olsa tanıştığıma memnun oldum.
umarım ben de senin gibi güzel ölenlerden olurum.

Into The Wild, 2007

8 yorum:

Adsız dedi ki...

* dünyanın en güzel kelebeği bir gün tırtıldı. sonra etrafına içinde saklanabileceği, derin bir uykuya dalacağı bir koza ördü. karanlığa büründü. bacaklarını içine çekti. çok sessizdi. büyük şeylerin habercisi olan sessizliklerdendi bu. yarı ölü gibiydi.
* ama bundan önce gecenin karanlığında şehrin ışıklarını izlediği küçük tepesine çıkardı hantal bedeniyle. her gün ve her gün. o o zamanlar hızlı olamayacak kadar hantal bir böcekti. ardından tepesinde her zamanki yerine yerleşirdi. şehrin ışıkları göz alıcı olduğu kadar ürkütücüydü de onun için. - tp

Unknown dedi ki...

Film; özgürlüğü ve pişmanlığı çok güzel anlatıyor. e tabi yazınız da öyle...

Zeynep Merdan dedi ki...

merve ileri;

özgürlük konusunda katılıyorum söylediklerine. film adı gibi tam da özgürlüğün filmiydi. ama pişmanlık doğru kelime değil.

"mutluluk paylaşılınca güzeldir" demiş olsa da, ölüm anında gökyüzündeki ışıkla aydınlanırken yüzü, yaptığı "seçim"den gayet de memnundu alex.

ve baştan son(uc)unu görseydi eminim yine bu yolculuğa çıkardı.

bana gelince, pişman olacak kadar bir şeye bağ(ım)lı olduğumu düşünmüyorum.

Zeynep Merdan dedi ki...

Hantal değil sadece yavaştı. Hızlı ve atik olamayacak kadar zayıf düşmüştü. Soluk alışı düzensiz ve kesik kesikti. Tepeleri sevdiği doğruydu, tepelere çıktığı da. Büyüklüğü, yüksekliği severdi çünkü. Şehrin ışıklarını göz alıcı bulduğu doğru değildi. Işıkları severdi, şehrin ışıklarını da, ışığı sevdiğinden severdi.

Adsız dedi ki...

kozmos
ilk paragrafta kendinize yazdığınız belirlediğiniz yazgıdan öyle rahatsızlık duydum ki yazının devamını okumayı sürdüremedim. ve bunları belirlediğinize ve istediğinize göre Yaradan da size istediklerinizi, niyetinizin hak ettiğini verecektir şüpheniz olmasın. neden kendinize bunu yapıyorsunuz? halbuki çok gençsiniz..kendinizi özgür bırakmalısınız.. kötü senaryoya kurban gitmeyin..

Zeynep Merdan dedi ki...

kozmos;

bazen bana da öyle geliyor, yazdığım kara gelecek tahminlerinin sonuçlarından ibaret mi yaşıyorum diye.

öğütlerinize uymayı deneyeceğim.

Adsız dedi ki...

kozmos
kapkarasınız...hiç hoş değil..aydınlanmanız gerek. biraz "aydın" olun.gençlik demek enerji demektir.zayi etmeyin. bunun da hesabı var.

Zeynep Merdan dedi ki...

elit, entelektüel bunların hiçbirinden olmayan aydınlanmaktan mı o dediğiniz??

tamam, peki, elbette.

ama kara'yı seviyorum. hep seveceğim.