Jean-Baptiste Regnault / Pygmalion, 1786 |
ikame edilebilir bir muhataba ise.
1 insana.
"Alakalarımızın yüz bin şekline isim bulamıyoruz ‘sevmek’ deyip çıkıyoruz. Onun için ne kadar suistimale uğruyor bu kelime."
Peyami Safa
*
Bunu yazdıran hangi hodbin, hodgam, hodfuruş, -yok mu artıran?- ihtirasımdır Allah bilir ama insanlar sıfat sever. Sahip olmayınca ruhu muhteris eden kifayeti... Bir kürk gibi taşınabilir ve mağrurlanılır olan kifayeti. Kendi vücud ve ruh iklimlerindeki gündemlerinde meftun oldukları sıfatlardan herhangi birini, birkaçını taşıyan herhangi öznelere meyl edebilirler bu yüzden.
Söz gelimi akıllı ve zarif bir beyin ilgisine ancak ve ancak içinin
gündeminde ilk sıralarda olan sıfatlara sahip hanımlar mazhar olabilir. O beyler
zarif, veblen mal olmayan ‘kaliteli’ bir marka tezahüründe güzelliği olan
ve elbette ki akıllı, gayet makul ve mutedil konuşan hanımlara meyl ederler. Belki
biraz maceracı ruhları varsa sıfatlarına, değişken, deli dolu, özgür ruhlu gibi
american sıfatlar da serpiştirebilirler.
Oysa gerçek bir sevgi ikame edilemez olmalıdır, ‘özne
sevgisi’ olmalıdır. Yani muhatabın yerine başka hangi muhteşem sıfatlar
taşıyıcısı olursa olsun başka mahlûklar girmemelidir. İsterse sıfatları ‘en’
zarfıyla pekiştirilmiş olsun. Belki de bu yüzden insanların çoğuna hakiki 1 aşk
nasip edilmiyor.
Peki bu bozguncu keşfe varan bir ruha kadın gururunun
dahi okşanması zevk verebilir mi? “Çok güzelsiniz”, “çok zarifsiniz”, “çok
akıllısınız” vesaire. Ruhu hangisi mutlu edebilir ki? Tek başarımız doğarken şanslı olmak olan ve
bizi sonunda sadece iyi bir not almış gibi hissettiren bu yapay iltifatlardan
hangisi ruhu mutlu edebilir ki? Ödevini
yaptın ve iyi bir not değerinde olan bu iltifatı hak ettin, al, sevin, mağrurlan
işte. Yüzüne ahmak 1 kibr neşesi sızsın, al sevin işte.
*
Peki gerçek aşk’ı tatmamış, duyguların tümünü neredeyse
zaaf addedip artık ve sadece ruh ve zihniyle sevilmeyi talep eden bu makul
tüccar zihin gerçekte neyi seviyor? Keşfetmekten sahici hangi tavrı var hayata
ve yazgısına? Gerçekte neyi diliyor bu tatminsiz ruh? Hiçbir şeyi. Hiçbir
sıfatı. Biliyorum ki sıfatların hüküm sürdüğü bu dünyada merakımıza mucip olan, azıcık
yüz bulup meylimize cevap olan sevgilerimiz sadece bir oyalamacadan ibaret. Gerçekten
sevemeyeceğiz. Hakiki bir aşk nasip edilmeyecek bizlere. Zerre karamsarlık değil bunu yazdıran. İdrak ederek hak veriyorum ki "her şeyi anlamak bir hastalıktır" diyen Dosto doğru diyor.
Çok sevildik. O sevgilere misliyle karşılık da verdik belki. Nefsimiz hak etmediği kadar taltif aldı. Ama gerçekte neyimiz sevildi? Öznemiz mi yoksa bazılarını sadece kısacık bir zaman diliminde taşıyabildiğimiz sıfatlarımız mı sevildi? Biri bile ruhumuza hakiki bir
mütmainliği veremediyse sıfatlardan da, sıfatların hükümdar olduğu
dünyadan da tek bir şey dilememeliyiz belki de. Önümüzde muhteşem bir ziyafet sofrası ve
elimiz tekine gitmeyecek donuklukta ise belki de yaşayıp gitmeliyiz sadece. Tek
bir şey aramadan, dilemeden ve hakiki bir şekilde istemeden.
Ve mademki sıfatları sevebilmek becerebileceğimiz ruhumuzu mutmain edebilecek bir meşgale değil ve mademki tüm bir ruhumuzla
sevebileceğimiz bir ‘özne sevgisi’ de yok -ve de olamayacağına göre- bu vade tarihi muallak yazgımızda payımıza ve rızkımıza düşen hisseleri toplayıp
yüzümüzde iğreti dursa da ‘hamd’ ve ‘şükr’ maskesi takmaya gayretlenelim bari. Çünkü
başka türlü yaşanılası bir şey yok bu rüyada.
Zeyl-i Zeyl:
Ya Vedud!
Buldum. Buldum. Buldum.
Aşk hala şirk. Ama o şirki kul hakkına girmeden, iki tarafı da aynı oranda günahkar ve aşkı da
sürdürülebilir kılan varsa o da bu: 1inin hem efendisi hem kölesi olmak. Karşılıklı âşkın kaidesi bu.
Ruha âşk'ı tanımlama istidâdı verip, kalbe âşkı zerre nasip etmeyen zatına hamd olsun.
demiş idim ki;
Meğer Ruh Amcam Özel İsmet Bey yıllar evvel bana katılmış. Gerisini Twitter'dan @vandalyürek zeyl düşsün.
Zeyl-i Zeyl-i Zeyl:
"Zain 'aşk şirktir' diyor. Ben de aynı şeyi şeyi düşünüp İsmet Özel'e yıllar önce Çemberlitaş'ta sormuş ve şu cevabı almıştım:
"Aşk kul köle olmaktır. Tek taraflı aşkta tarafların biri tanrılaştığından, bu şirk olabilir. Ama karşılıklı aşkta iki taraf da birbirine kulluk eder, ortada tanrı kalmaz.
(ve gülümsedi.)
Bu bahiste zeyl'ler bitmez.
Zeyl-i Zeyl:
Ya Vedud!
Buldum. Buldum. Buldum.
Aşk hala şirk. Ama o şirki kul hakkına girmeden, iki tarafı da aynı oranda günahkar ve aşkı da
sürdürülebilir kılan varsa o da bu: 1inin hem efendisi hem kölesi olmak. Karşılıklı âşkın kaidesi bu.
Ruha âşk'ı tanımlama istidâdı verip, kalbe âşkı zerre nasip etmeyen zatına hamd olsun.
demiş idim ki;
Meğer Ruh Amcam Özel İsmet Bey yıllar evvel bana katılmış. Gerisini Twitter'dan @vandalyürek zeyl düşsün.
Zeyl-i Zeyl-i Zeyl:
"Zain 'aşk şirktir' diyor. Ben de aynı şeyi şeyi düşünüp İsmet Özel'e yıllar önce Çemberlitaş'ta sormuş ve şu cevabı almıştım:
"Aşk kul köle olmaktır. Tek taraflı aşkta tarafların biri tanrılaştığından, bu şirk olabilir. Ama karşılıklı aşkta iki taraf da birbirine kulluk eder, ortada tanrı kalmaz.
(ve gülümsedi.)
Bu bahiste zeyl'ler bitmez.
2 yorum:
İçimi kanattın kadın, ben ise en derin çığlığımla susuyorum...
İç kanama için en kötüsü derler. Sükut da sayha da acının katmeri sadece.
Yorum Gönder