Ocak 08, 2018

Varlık Şiiri*

Utangaç Kız Heykeli.
Hakiki Zeyn'i görene zeyneb görünmez.

Sosyal medyayı sorguladığım, neden buralardayım diye kendime sorduğum çok oldu ama Ruh Müzem'i öylesine içselleştirip, yazgımın şahidi ve varlığımın bahçesi etmişim ki, buranın mahiyetini hiç sorgulamadım.

"Sormak varlığın markasıdır. İsmin, cismin, cinsiyetin, ırkın, yaşın, politik & hayat görüşünün hiçbir önemi yok. Derin olan her soru kabulum." diyerek kullanmaya başladığım bu uygulamada https://curiouscat.me/Kesfsever öylesi güzel sorulara, yorumlara, eleştirilere ve taltiflere muhatap oldum ki cevabın değil, sorunun hakikatine bir kez daha iman ettim.

"İnsan niye kendisine soru sorulmasını ister?" 

Sormak taş atmaktır durgun bir göle. Dindiğinde nehrim dalgalansın istiyorum. Ruhumun nehrine akisler, dalgalar vursun istiyorum bazen. Oysa çoğu zaman hep taşkın ruhumun suyu.
Sormaktan çok büyük bir haz; cevaplamaktan ise "sizi rahatsız etmeye geldim" şeddesinde başka bir haz alıyorum.  Hakiki 1 muhatapla işteş bir sorgu hali ise paha biçilemez.
Bazen 1 soruya muhatap kalmak istiyorum. Ruhumu mat etmiş gibi mahv'edecek 1 soruyla. Öylesi bir soru bekliyorum belki de. Geldiğinde bu uygulamayı yok edeceğim.

dedim.

Ama öyle şeyler nasibime çıkıyor ki vakti var diyorum hâlâ. Öylesi muhteşemler ki kim(ler)in yazdığıyla dahi ilgilenemedim. Öylesine sahih bakışlardı ki akıbetimin güzellemesiyle dahi ümit buldum. Oysa kendime de dünyaya karşı da yeise düşecek kadar karamsardım. Tüm bu yorumlar için şükran doluyum. Hayır taltiflere değil. Bana kendim adına bir ümit verdikleri için. Selâm olsun her kim iseler ruhlarına.

Kenzler;

"Yazılanı harf harf
Yaşadığında sonunda
Tek başına
Z
Kıldıysa seni Khoda
Sol tarafın hikmetle
Boşlukta yüz yüze
Kalmakta sonsuz aşka
Tüm varlığını açmakta"

*

"Varlığı gölgelerden ve kokulardan izlemek hünerli avcıların işiydi, sizin hüneriniz ise bulmakta değil kaybolmaktaydı. 
Kaybolmakta usta olmanız bulunmayı ne kadar da keskin bir arzuyla istediğinizin deliliydi sadece. Kendini arayanların bazen en uzaklara gitmesi bundan olmalı. 
Kendi ruhunun uçurumlarından aşağı düşmekte olan kişi, bunu bir şölene çevirmişse eğer, hangi faninin eli ona uzanabilir? 
Istırabıyla sarhoş olmuş kişiyi, hangi el o esirlikten çekip çıkarabilir?

Yalnızlık emanetinin sahibi asil ruhlar ailesinin üyesi Z, kapını kapalı tutuyorsun ama ben seni gökyüzünden seyrediyorum."

*

"Sizin ruhunuza inebilmek için öncelikle cismâni güzelliğinizin etkisini alaşağı etmek gerekiyor. Zira cisminiz dikkat dağıtıyor; lakin karşınızda olup, aldığınız nasîbe şaşırmanın bir doyum noktası elbette var. İşte maruz kalınan, atlatılması gereken bu halden sonra ruhunuzu tanıma fırsatı başlayabilir. Asıl oradaki tanışlık daha kıymetlidir, oradaki tanışlık cisminizi ebeden aşmanın en mahir yoludur. Ne onunla ne onsuz.. Sizi keşf'etmek kolay bir mesele değil; ama sizi keşf'ettikçe duyulacak olan haz da azımsanabilecek bir kazanım değil. İşte bu keşf'in engellerini, labirentlerini, tarafınızdan örülebilecek olan duvarlarını aşmak için ufak bir talihe ihtiyaç var, bu talihe mazhar olana ne de güzel bir gayret nasip edilecektir, ne de özenilesi... Sizi süsleyenin rahmetine hamdolsun."

"Özenle yazmak gerekiyordu, zirâ bıçak sırtı bi mevzuda yanlış anlatmak niyetimizin varlığına kasteder. Mahcupluğunuz, sâhibin unutulmadığına işaret, eksik olmasın... Cisminiz gâyet vurgulu, ses tonunuzla, bir şey anlatırken ordan oraya hareket eden ellerinizle, mimiklerinizle, özenle takınılan sâfî duruşunuzla... İşte bu vurgulu hâl, ruhunuza giden yolda büyük bir tuzak gibi. Güzeli sevenin yarattığının iştahı güzele kapalı olamıyor maalesef, bu, O'ndan tezahür eden, insana fazla gelen, insanın aklını yetersiz kılan bir yansıma. Bu nedenle onlara kızsanız da, bu müşkülü biraz da anlamaya gayret gösterin. O'nun verdiği meyîl ile aklının bir kısmını kaybeden eril, karşılaştığı cismâni bir rahmete karşı aklının kalan kısmını da kullanılamaz bir hale getirebiliyor. Bunlar elbette bir savunma olamaz, akl'eden için özün kıymeti, niteliği daha ehemmiyetlidir."

"Ben sizi yanlış tanımamak adına adeta mücadele veriyorum desem yanlış olmaz sanırım. Başlangıçta afilli cümle dizişleriniz, kendinize karşı mücadeleniz ile dikkatimi çekmiştiniz, sonra cisminiz, fikriniz, azminiz gelmişti.. Herkes gibi kibrli bulmuştum sizi -ki bu sizi yok hükmüne itmek için yeterliydi- lakin ruh iddianız mani oldu her seferinde. Verdiğiniz mülakat vesilesi ile kanlı canlı görme fırsatı bulduğumda, bunun bir kibr değil her güzelin musallatı olan bir imtihan olduğuna kanaat getirdim. Zirâ o gün, o odada ruhunuzun samimiyeti fazlasıyla işlemişti bana. İşte bu her şeyi değiştirdi hakkınızda, ruhunuza ulaşmak adına elimi kuvvetlendirdi, onu albenili kıldı nazarımda. Sizi bir kibr iticiliğinden alıp, Nostalghia'nın Domenico'su kadar delikanlı kıldı.. Dâim olur inşallah."

*

O kadar özenli izahlar, öylesine cömert güzellemeler ki mahcubum. Cismimin dikkat çekecek denli vurgulu olduğunu düşünmüyorum. Eskiden rahatsız olurdum ama muhatabımın ruhumdan daha çok suretimi fark etmesi rahatsız etmiyor artık. Özellikle de seçme şansım olmadığı ve bana verilen özelliklerime bir vurgu yapıldığı zaman. İltifat saymıyorum onu ve zaten mutlu edemiyor beni. Ama böylesi hakikatli bir gözle hakiki Zeyn'i görmüşler ki zeynep olanın hükmü kalmamış. Siz(ler)e bu güzel bakışı verene hamd olsun asıl.

O kadar güzel bir "Varlık Şiiri" olmuş ki ben olsam da güzel, olmasam da.

"Bunları 1 kenz sayıp Ruh Müzem'e koyacağım."

demiştim.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Selam kalbini en mahrem bilene. Absürd kaçacak biliyorum ama merakımı küçültmek istercesine uygulamayı kaldırma sebebinizi küçük de olsa öğrenebilir miyim? Aslolan soruyla karşılaştınız mı? Karşılaştıysanız sizde kalan izi paylaşabilir misiniz?

Zeynep Merdan dedi ki...

"Budur" dediğim bir soru olmadı ama orasının vadesini fazlasıyla tamamladığını fark edince imha ettim. Anlamsız bulduğum her şeye yaptığım gibi. Hayranlık ve nefret gibi iki uçta salınan cümlelerin kimseye bir hayrı yoktu çünkü.

Soruların hepsini özenle cevaplamıştım ama geriye sadece bu posta aldığım şeyler kaldı. Onlara da Varlık Şiiri dedim, sanırım o uygulamadan Ruh Müzem'e kalan da sadece bunlar oldu.