Nisan 24, 2012

ZM / Hayat Böyle Güzelken İntiharı Düşündün mü?

Bir şekilde varız.
Belki de sahip olduğumuz tek gerçeklik bu.
Varız.
Kendi varlığını "fark eden"e soru sormak düşüyor. bence en güzeli;

Neden?

İnsanın canını sıkıyor bilinmezlik. Hiçbir şeyin kesin olmayışı.

Düşünsene, öyle bir durum ki, var'ı da, yok'u da kanıtlayamıyorsun.
En mantıklı sonuç, septik olmaya varıyor burdan.
Ben şüpheleri olan bir müslümanım mesela. içime tam sinmeyen, üslubunu kaldıramadığım ayetler var. 4. mealimdeyim.
Bu içime sıkıntı veriyor. kargaşa, hazımsızlık yaşatıyor. arada kalmışlık tabiki de.

Ölene kadar hiçbir şeyden emin olamayacağız sevgili insan.

Kimse allah'ın varlığını ispatlayamayacak. yokluğunu da tabi.

Bir şey daha var. dinde, allah'ın varlığıyla ilgili vs. herşey aklımıza yatsa sence kim inanmamayı seçerdi?
Dinlerin "sınanma açıklaması" dünyaya gelişimize mantıklı bir cevap veriyor bu yüzden.

Zaten din dışında kim neden verebiliyor ki yaşamaya?
Açık yazıyorum bak, hakikaten saçma buluyorsan yaşamı, iki üç haz için yaşamaya ne hacet. git as kendini camus'un dediği gibi.


2012, nisan

(Başlık; Enis Behiç Koryürek / Düşündün mü?)

3 yorum:

Zeynep Merdan dedi ki...

http://kloroben.blogspot.com/2012/03/neden-dini-tartisiyorum.html

şu yazıya göndermek istediğim yorum idi.

ama arkadaş yoruma kapalıymış, buraya şey ettim.

zaten göndersem de, pek etki edeceğini sanmıyorum.

*

bu arada başlık yaptığım dize, benim gibi ruhu sakar, aklı sakat çoğu gence ilham olur.

:)

verbumnonfacta dedi ki...

bahsi geçen yazıyı okudum. her görüşe saygı göstermek için genç, her yazıya zaman ayırmak için yaşlı olduğumu bir defa daha anladım.

herhangi bir şeye inanmamayı tercih eden insaların, ben bu inanmayışa saygı gösterirken (ya da saygı isterken) inanmayı tercih eden insanlara saygıyı unutmalarını (ya da bir sebeple saygıyı hak etmedikleni düşünmelerinden) nefret ettim. bence bunlara laf yetiştirmeyin. bu fenerbahçe galatasaray tartışmasından bile daha çok başarısızlığa mahküm.

müntehir kelimesini severim. ama intiharı korkaklık olarak görürüm. aslolan yaşamaya cesaret etmektir bence. bütün dinlerde intihara karşılık gelen büyük günah ise, ohepvarolan'a yapılan saygısızlıktan çok bu korkaklık yüzünden büyük.

başlığa cevabı ise, cioran'dan çalarak vereceğim: intiharın olma fikri bana hayata tahammül etme ve kendimi özgür hissetme imkanı veriyor. intihar etme fikri olmasa kendimi uzun zaman önce öldürürdüm. hayat, sadece istendiği zaman bırakılabilmesi fikriyle tahammül edilebilir bir şey.

Zeynep Merdan dedi ki...

verbumnonfacta;

Kitap’ta geçiyor perde diye.
Belki de kibr'dir bu perde.

*

Kendini üstün, fikrini üst gören bir beyne laf anlatamıyor kimse.

Birinci aşamayı atlamayı (taklidi imanın vasatlığını fark etmek) gerçekleştirip orda kalıyor, yaptığını da aydınlanmak zannediyor.

Toplumu yoz, inananları koyun, kendini yarım aklını da idrakli zannediyor.

Bu adamlardan da, bunların yamalı, yamalak, perdeli, algılayışlarından da bıktım.

Belki de en güzeli, "selam veriniz ve geçiniz"dir.

*

İntihar meselesine gelince, içimi nedensiz bir şekilde etkileyen bir metafor diyelim.

Zaten dizede geçen de, etkilendiğim şekildeydi "hayat böyle güzelken"

Bir sıkıntıya maruz kalıp, bir anlık ondan kurtulma telaşıyla köyü durumu sonlandırmayı kastetmiyorum.

*

İlkbaharda ölümü düşünmek gibi.

*

Yaşa gelince, insanın yaşının getirdiği birikime ve pratik yaşamda uygulayabildiği durumlara göre büyük laflar etmesi gerektiği düşünüyorum.

Yoksa tıpkı bu yorumda hissettiğim gibi, büyük lafların altında kalan küçük adam çelişkisini yaşarız.