Ağustos 13, 2012

ZM / Du(h)a




uzaktan konuşma seslerinin geldiği, zift karası tek’liğime çekildiğim bu seher vaktinde, kafam ellerimin arasında, sesin çıkmadığı, hırlama ve soluk alışına benzer ağlama nöbetinde fark ettiğim gerçeği yazıyorum.
sonunda buldum nedenini. uzun zamandır çektiğim hastalığın nedenini.
sana kızmışım. sana öyle çok kızmışım ki. bencil ama güçsüz, sadece güçsüz çocuk halimle. hep sevilmeyi ve hep mutlu edilmeyi bekleyen salak çocuk halimle. affet beni. bunu yazmak feci. bunu yazmak edepsizce. ama nasıl yalan söylerim sana.

içimi kandıramam. sana içerlemişim. ben hep sana içerlemişim. çektiğim her mahrumiyette, her mutsuzlukta, her sevilmeyişte, hiçbir şeye değil sana içerlemişim. sadece sana içerlemişim. beni unuttuğun için. beni köşelerde bıraktığın için. beni sensiz bıraktığın için. çabaladığım halde beni iyileştirmediğin için.
la’ya düştüm, görüyorsun. berikinleri hiç görmedim zaten. bir’i dahi görmemişim. ben hep vav'da kalmışım. aynı bebekler gibi. hala. yatışım bile, hala öyle değil mi zaten. vav gibi. kitaplarda hep söylenen o güzel benzetme gibi.

*
Bismillâhirrahmânirrahîm

1, 2, 3. Kuşluk vaktine ve sükûna erdiğinde geceye yemin ederim ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.

4. Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır.

5. Pek yakında Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın.

Duha, (1-5)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

ZM, bazen kafayı yediğini düşünüyorum; yazıların beni gülümsetiyor.

al sana;
http://www.youtube.com/watch?v=Ak-EhzM5oOg

Zeynep Merdan dedi ki...

Evet, evet bildin. Arada kafayı yiyorum ben. Uçuyor dimağım.
Nidelim, tanrı bizi böyle yaratmış.

*

Ha bu arada, her türlü tebessüm iyidendir.

Bir dost
–bak şimdi de ben gülümsedim-