Haziran'ın bu güzel ilk gününde bir çok insan dışardaydı benim gibi. Pardon, benim gibi değil, çünkü benim amacım artık tamamen politik bir havaya bürünmüş, "iktidar partisine karşı" eylemine katılmak değildi. Siyasetle alakalı bir bölümü bitirmeme günler kalmışken hem de.
Amacım seyrdi. Sıkılan gönülcüğüme eğlenceydi.
*
Onlar haklılar. Elbette. Şüphesiz. Onlar hep haklılar zaten. Ve haklı olarak isyan ediyorlar. Hem isyan etmek güzel şey! İsyan edince ve kükreyince avaz avaz, kendini güçlü ve kahraman hissederdi insan. Hatta tanrı benzeri bile hissedebilirdi.
Haziran'da isyan etmek daha güzel birşey. Beden yirmili yaşların taze güzelliğinde ve ruh kabına sığmaz delilikte ululanırken, sabaha karşı eylemlerinde, o yirmili yaşlar gençleri arasında yaşamını, haklı(?) bir tepkiye büründürerek hem de, anlamdırmak güzel. Özgür, anarşist, devrimci ve genç hissederek kendini, fransız filmlerinden sanki karelerde yaşamak güzel.
Hey! genç, güzel, haklı, isyankar insanlar! Benim safım yok aranızda. Karşınızda değilim ama yanınızda da değil. Ben sadece aranızdayım. Gittiğim her yerin yabancısı ruhumla. Çünkü saf tutamayacak kadar kirli ve belirsiz her şey.
Anlamsız hayatınıza anlam katar umuduyla daldığınız, bu kendinizi kandırdığınız, bu sözde haklı isyan oyununuzda.
*
Madem böyle. Seslerin, sloganların, öfkenin, kalabalığın olduğu bugün -1 haziran- bu yerde, tutacak bir saf bulmaz halimle, gözüme takılanları göstereyim ben de.
|
sırıtan yüzümle fotografında çıkmış olmayı istediğim bayrak-oğlan. |
|
mesainin bitmesine dakikalar kala, not kağıtlarından üzerimize
sanki kuşlar uçuran çalışanlar. |
|
ikimiz de etrafı seyir ediyorduk. |