Goya, Herkesin İyiliğine Karşı |
Bu aralar aklıma birkaç kez gelmiş bir adamdı. Ve epigraf rastgele modundan o şiir: Enis Batur /
Yanlış Mesel: Beşir Fuad'a ithaflı.
Belki liseden bile önce okunan bir
kitaptaydı Beşir Fuad. Kitabın ismi de "Meşhurların Son An’ları"ydı. Muhafazakâr
bakışlı bir derlemeydi. Ama çocukluktan yeni çıkmış küçük bir bünyede tesiri
fazla olmuştu. Özellikle kayıtsız, hissiz o ölüm anı donukluğunun. Yazarın kanıyla
yazdığı kırmızı satırlarının. “Ameliyatımı icra ettim” donukluğunun.
Tanzimat, Servet-i Fünun ve Fecri Ati. Osmanlının bu zamanlarını
hep sevdim, ama tarihi ve siyasi yansımalarıyla değil. Sadece edebiyata sinmiş
ruhunu. Beşir Fuad’ın da imansızlığını değil, Tanpınar övgüsüyle “ölüm mistiği”
oluşunu sevdim.
Bir adam; hissiz, akılcı ve natüralist. Ve tıpkı bir deney
olan ölümü miras biz korkak intihar meraklılarına. Bir adam; damarlarından sızanı mürekkep yapıp, “insanlığa bir faydam dokunsun” diyerek işte bu ölmek
üzere an’ını bırakıyor. Biz ölüm mistiklerine. Biz ölümde yaşamak’ın cevabını
arayanlara.
"Ameliyatımı
icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken
baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum, kapıyı kapadım diyerek geriye savdım.
Bereket versin içeri girmedi. Bundan tatlı ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın
diye hiddetle kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı."
1887, şubat 5.
*
Bu satırların ilk kısmı rastgele modundan çıkan şiirin hemen
ardından yazıldı. Ve otobüsle gitmenin en güzel tarafı etraf seyir edilerek.
Akşama bulutların ölmesi, güneşin çekinip çekilmesi ve rüzgârın
uğultusu kalmışken.
Ve bir keşf;
Rüzgârda ölümün uğultusu var.
Ve sesi, eski ruhların.
10 yorum:
hep şunu merak ederim, baldızı gelmeseydi ne yazacaktı acaba?
Fuarda Murat Gülsoy bahsedince tuhaflaşmıştım bundan...Bilmezdim...Bu aralar okumamam gerekenlerden sanırım...
rüzgarlar değişsin
la petite mort;
ben de o satırların o an'ı zayi ettiğini düşünmüştüm.
ama en çok da kanın dağılması yüzünden okunamayan ve son sözlere dahil olamayan kalan satırları düşündüm, özellikle de "baygınlık gelmeye başladı"dan sonrasını.
N;
sizde bir melankoli var, burdan dahi hissediyorum uğultusunu..
ama uğultular güzel seslere dönüşsün, "37" kez çalsın ve "canon in d" havasında melodiye dönüşsün.
o zaman uzunluktan yakınmak bir yana şükredeceksiniz.
selam ve güzel dilekler.
heey alesde başarılar. sanırım öğretim görevlisi olmak istiyorsun. ankara demiştin. hadi ama çok çok başarılar dilerim. edebiyatla ilgilisin sanırım. hacettepe, dtcf gibi bir okul olmalı. ne güzel. hadi istediğin olsun bu yaz. :)
aklıma gelmişken, batur pek severim, beşir fuat ilginç evet, gülsoy'un bilgi'de yazarlık dersleri pek hoş, onun kurslarına giden çok, orda yüksek lisans yapabilirsin bak, konu o yazarlık masterı, bir de ali ural'ın var popüler. tanpınar da da pek severim. gülhane'de müzesi var. orda gidip kitap okuyorum. bir de onun eşyaları var orda, pala'nın pamuk'un livaneli'nin vb. tanpınar aslında bizde henüz pek sevilmedi. pek tanınmıyor. öle işte aklıma geliverdi :)
Deep;
Ales, edebıyat ve dtcf klasmandısı. Ama felsefe yuksek lısansa hıckımse ıtıraz etmez. Edebıyat da eskı'lerden bır tutku sadece.
Alı ural'ın kurslarını duydum, murat gulsoy'u ıse yenı duydum. Tanpınar'a ıse dıyecek hıcbır sey yok. Adam hakıkaten ustad.
Bu arada kıtap en guzel gece, sarı mum ısıgında ve yatarken okunur.
:) eh hadi başarılar sana :)
kitap her yerde okurum valla her an her yerde yürürken bile okuyorum. metro merdivenleri metro kafe :)
eh(!) bir başarı olacak zaten.
ben her an okuyanlardan değilim ama otobüste okuyanlardan olabilirim, giderken okumak güzel çünkü.
metro cafe de dahil, cafelerde okumak yerine yazmak daha güzel bence. gerçi denemedim hiç. :)
Güzel dileklere kapım her zaman açık.
Teşekkür ve tebessüm.
Yorum Gönder