Mayıs 23, 2014

ZM / Kalbimin İçi Evim Olsa

Goya / San Isadore Çayırında Festival, 1788
Varlığı mutlu edemeyen ve hiçbir zaman edemeyecek olan ama yokluğu mutsuz eden o kahrolası şey yüzünden.
O şey ki, içinden bir sürü izm çıkartan.
O şey ki adı bile niteliksiz, çirkin: Para. Kapital. Maddiyat. Beşeriyet. Malayani.

Kendimi niteliksiz hissettiğimde yazmalıyım. Yazmak benim en güzel savunma mekanizmam. Kavgada, münakaşada yenilebilirim. Bir çift göz karşısında güçsüz düşebilirim. Biricik gururum bile alaşağı edilebilir. Ama yazarsam, yenilmem. İyi yazdığımdan falan değil. Yazmak, hayata varoluşumun savunması. Ve harfler, skolastik dönemden kalma zırhlarım.
Ölsem, yenilmem. Ölsem de yenilmem.

Bu budala gururdan cilalı girizgâh, aynada düşmüş yüz, karanlık gözler ve yalnızlığını ‘tekim ben’ telkinleriyle susturan solgun yüzün aynadaki aksi sadece. Mızmızlanabilir ama ağlayamaz.
İçim çok fazla kızcoçuk.
Oysa ben kadın olmaya karar vermiştim.

*

Şehrin elitlikten en uzak semtinde yaşıyorum. Karşı mahallenin hakir gördüğü, şefkatle baktığı semtinde yaşıyorum. Mart’ın ortasından beri, ev arkadaşlarıyla çekilmez olan, çözümü tek yaşayacağım da bulunan, 2 günde araştırılıp, taşınılan bu semtinde yaşıyorum. Dosto’nun, Gogol’un seveceği tek artısı şehrin en güzel yerlerine yakın olan bu semtinde yaşıyorum. Görüş açımda “kırıkkalp konduları –gecekondu değil- en az evleri kadar içleri de izdiham olan, hiç tanışmayacağım uzak komşularımla yaşıyorum. Duvarımda Picasso, koltuğumda 3 ayda bir düzineyi bulmuş sahaf kitapları, kurumuş çiçeklerim, çikolatalarım, boyumu çoktan geçmiş test kitaplarıyla an kara bir yerin hüzünlü bir semtinde yaşıyorum.

Dairem, semtin yarısını doldurmuş yeni yapılardan kırıkkalp kondularına tepeden bakan bir apartmanda. 1.kat. 1+1 ve doğalgazlı. Mutfak dolaplarım yeni ve temiz parkelerim de var. Minicik bir kirası ve faturaları olan bu evi hangi niteliksiz öğrenci istemez.

*

Hareket sadece oyalıyor. Taşınmak da öyle. Son 2 seneme 5 ev girmiş. Son bir senenin geçirilmiş ev’releri ise evlerden daha fazla.
Ne kadar kalacağımı ve zamanın beni asla kestiremediğim hangi semtine götüreceğini bilmeden ve asla tahmin edemeden yaşıyorum.
Ev mevhumunun artık bedene de sığmadığı, kalbinin götürdüğü yerle de alakalı olmadığını, gerçekten ait olduğum yerin neresi olduğunu bilmeden yaşıyorum.

Belki de yıllar önce yazılmış o iki satırdan ilkinin sırası geldi şimdi.

“Kalbimin içi evim olsa..”

8 yorum:

. dedi ki...

'Kalbimin içi, evim olsa'

Kulağa 'muhteşem' geliyor ama, resmi gelmiyor gözlerimin önüne... Bu hayra alamet değil sanki; zira, sanırım bu, son kale...

Zeynep Merdan dedi ki...

.;

Kalbın ıcının ev olması, ınsanın kendı ıcıne sıgınacak, orda mutmaın olacak kadar ıcıyle bır olması. Bunu yazan 19 yasım boyle kastettı galıba. Insan sıgınacak yerler ıstıyor.

Kale ıse savunmak ıcın. Ya da saklanmak. Ikısı de ınsana zulm eder. Sureklı savunmada olma halı ıse daha fazla zulm. Ikısınden de kurtulmalı.

. dedi ki...

Doğduğu yere, büyüdüğü yere, okuduğu yere, yaşadığı yere sığamıyorsa insan, en çok da, kendine sığamadığı için sığamaz bir göz odaya diye yazacaktım ki blogumda, artık gerek kalmadı.. 19 yaş için, ağır bir yük, ağır bir emanetmiş bu satır... Kurtulmalı! Ehilleşmek ister miydiniz gerçekten?

Zeynep Merdan dedi ki...

Evet kendıne sıgamıyor cok ınsan. Oyle kı ızdıham ıclerı. Kaldı kı kendım ıcın degıl, 'hepımız' ıcın yazmıstım kurtulmalı derken.

Ehıllesmek ıstedıgımı dusunmedım hıc, hem 'ehıl' kelımesı bana hıtap etmıyor pek.

. dedi ki...

Bir insanın, kime yazarsa yazsın, 'aslında' kendine yazdığını düşünmüşümdür hep, yazdığınız her satırı size yakıştırmam, bu yüzden...

Blogunuzda sohbet tarzı yorumlaşmaları pek tercih etmediğinizi biliyorum, o yüzden, son bir soru sormak istiyorum, izninizle!

Sığınma isteği, ehilleşme isteğinden çok mu farklıdır?

Zeynep Merdan dedi ki...

Evet, yansıtmalar yapıyoruz cogu zaman. Ama kendımı katmamıstım o cumleye pek.

Ehıllesme kelımesıne ne anlamlar yukledıgınızı bılmıyorum. Ve sıgınmak - ehıllesme kelımelerı arasında bır baglantı kuramadım.

Kastım kendı ıcıne sıgınacak, nereye gıderse gıtsın gıttıgı her yere ıcını yanı evını goturecek bır ınsanın ozlemıydı.

. dedi ki...

Kusura bakmayın, şimdi fark ettim, küçük bir harf kayması! Kastım, 'ehlileşmek'ti, yani sorum ;

Sığınma isteği, ehlileşme isteğinden çok mu farklıdır, olacaktı!

Bağlantı kuramadım deyince uyandım, tekrar özür dilerim...

Zeynep Merdan dedi ki...

Elbette kı farklı degıl ehlılesmek sıgınmaktan. Cunku ıkısınde de durulma halı var.

Ozre gerek yok, no problem :)