Şubat 25, 2012

ZM / Meyl

Gereksiz olduğu, kayda değer olmadığı halde, belki de güdülerimiz yüzünden kısa süreli de olsa dikkatimizi celb eden şeydir meyl etmek. İstemsiz olur, isteksiz olur. Ama muhakkak olur. Kendimizi o dikkatimizi anlık da olsa celb eden şeye, farkında olarak yahut olmayarak yönelmiş olarak buluruz. Peşine bir kısacık şaşkınlık gelir.
Nefsin güdümlenmesi, isteklenmesi belki. İlgiyle başlayan, meylle yol bulan, zaafla da sonuçlanan beşer sanrısı belki.

*

Peki, insanın ilgi duyması, bir yanlışa bile olsa, güdülenmesi, istemli de olsa kusur mudur? Günah mıdır? Nefsin kusur deyip benliğe zaaf saydığı, vicdanın, O’na binaen günah kabul ettiği bu şey, nasıl bir şeydir? Nasıl bir şey ki, değersiz olduğu halde zaptı kolay olmuyor?

Günah işlemese, yasak olana uzak olsa da, içine çok rahat girebilir kötülüğün insan. Çünkü zihniyle ve ruhuyla daha derin günah işler insan. Bu yüzden merakıma, ilgime ve meylime kızma. Zaaf olmadığı müddetçe bu sözü söyleyeceğim.

*

Kızma bana Allah’ım.

*

Ben öyle bir şeyim ya da öyle bir haller oldu ki ruhuma içimdeki bu merak, keşf etme arzusuna bir üsturup, bir yol, bir edep bulamıyorum. Işık var görüyorum, biliyorum ama ayaklarıma bir haller oluyor ve kendimi karanlığın içerisinde buluyorum. Işığın azlığı, yoksa karanlığın, bilinmeyenin cezbesi yüzünden mi bilmiyorum ama ben içimi aşağıdan, karanlık, kötü yollarda buluyorum.

Aklımla kaçıyorum karanlıktan, çünkü yapmayacaksın dediklerine itaatim var. Müslüman’ım. Ve Müslümansam koyduğu şartlara itaat etmem gerek. Azametine secde etmem gerek, 12’nin birinde midemi terbiye etmem gerek. Kelimesine şahadet etmem gerek. Ama yine de, bazen de, içimi karanlıkta buluyorum. Karanlıkta tiksiniyorum kendimden, ışıkta da güvenemiyorum kendime.

Belki de ben böyle biriyimdir Allah’ım. Biraz ışık, biraz karanlık. Kötülüğe meyli, ışığa gönlü olan.

Ama ışığa çok daha fazla gönlü olan.

*

2012, Şubat 25

Şubat 23, 2012

Dumansız Ateşlilerden Bir Adam; Hektor

Damarlarında kan değil de, ateş akan adamlardandı o.  Ateşi aşk değil, pür-i endişedendi ama.  Adamdı o, adamımdı. İki üç sene evvel tanıştık, söylediydi; Hektor’muş adı. Belki de dumansızlardandır, kimbilir.
 
Başı önde, ağzında çarpık gülümsemesiyle düştü orman yoluna. O yürür, sayarım ben adımını. Yürüyüşünden tanırım ben adamımı. Sırtında tuhaf dünyasının kabuğu kamburunu, gözlerinde bebeğinin yayılmış siyahını. Gözünden okurum, diğer dünyadaki adını.
 
2012, Şubat 23


Şubat 21, 2012

Nefs Şarkıları / Nefsi Levvame Makamında, Tek Vuruşluk Bir Eser



Bu başladığında söyleyecek hiçbir şeyim yoktu
Ve içimdeki hiçbirşeysizlikte kaybolmuştum
Kafam karışmıştı
Ve kafasında böyle şeyler olan tek insan olmadığımı
bulmak için onların dışıma çıkmasına izin verdim
İçimde..
Ama onların görebildiği tek şey şu: sadece açığa çıkan kelimeler,
benim hissetmem için bırakılan gerçekliklerdir
Kaybedecek hiçbir şey yok
Sıkışmış bi durumdayım, içim delik ve yalnızım
Ve hata benim kendimin,ve hata kendimin
İyileşmek istiyorum, düşündüklerimin asla gerçek olamayacağını hissetmek istiyorum
Bu kadar uzun zamandır hissettiğim acının gitmesini istiyorum
O gidene kadar bütün acıları sil
İyileşmek istiyorum, gerçek bir şeye yakınmışım gibi hissetmek istiyorum
Ait olduğum yerde hep istediğim bir şey bulmak istiyorum
Ve söyleyecek hiçbirşeyim yok
Sadece aklımda hayal ettiğim gibi olmadığını görmek için her yere bakıp duruyorum
Ben neyim?
Negatiflik dışında neyim var?
Çünkü herkesin bana bakma nedenini bulamıyorum
Kaybedecek bir şey yok
Kazanacak birşey yok, içim delik ve yalnızım
Ve hata sadece benim ve hata sadece benim
İyileşmek istiyorum, düşündüklerimin asla gerçek olamayacağını hissetmek istiyorum
Bu kadar uzun zamandır hissettiğim acının gitmesini istiyorum
O gidene kadar bütün acıları sil
İyileşmek istiyorum, gerçek bir şeye yakınmışım gibi hissetmek istiyorum
Ait olduğum yerde hep istediğim bir şey bulmak istiyorum
Bunu kendi üstümde deneyenekadar asla kendim olduğumu bilemeyeceğim.
Ve yaralarım iyileşene kadar başka hiçbir şey hissetmeyeceğim
Benden kendimden ayrılana kadar hiçbirşey olamayacağım
Kendimden ayrılacağım, bugün kendimi bulacağım
İyileşmek istiyorum, düşündüklerimin asla gerçek olamayacağını hissetmek istiyorum
Bu kadar uzun zamandır hissettiğim acının gitmesini istiyorum
O gidene kadar bütün acıları sil
İyileşmek istiyorum, gerçek bir şeye yakınmışım gibi hissetmek istiyorum
Ait olduğum yerde hep istediğim bir şey bulmak istiyorum
İyileşmek istiyorum, ait olduğum yerdeymişim gibi hissetmek istiyorum
İyileşmek istiyorum, ait olduğum yerdeymişim gibi hissetmek istiyorum
Ait olduğum yerde

Şubat 18, 2012

İsmet Özel / John Maynard Keynes'ten Nefretimin Yirmi Sebebi, 5

seni dünya gözüyle görmek, bunu da nereden çıkardın?
içimde boşuna arama, bulamazsın böyle bir isteğin kırıntısını
bilmez idiysen öğren duymadıysa iyi açılsın kulağın
dünyadaki gözüme çarpmadın şimdiye dek.
...

dünyaya ibretle dikeceksin gözü ki ruh doğranıp eksilmesin
biri sıkıysa çıksın da seyrettiğimi söylesin aval aval olan biteni
....

yüz veririm sanılmasın keşiş yalnızlığın tafralarına
yoktur seyislerin bilgiç edalarında hevesim
....

hayır seni asla bunların hepsi telafat dünya gözüyle
bir kez bile görmek istemiyorum acıdım ömrümce
neler vermezdim seni görmek için gibisinden cümle kuranların
                                                                   haline
uğruna dağları delmem ummana dalmam atmam ateşe naçiz
                                                                   bedenimi

kovalamam peşini davet etse bile eteklerin
hepsi yerin dibine geçsin daüssıla malihulya nastalgia
sen nasıl olsa tıpkı hep olduğu gibi defalarca
görüneceksin ahret gözüme
...

Şubat 15, 2012

ZM / Açıklanamayanlar Üzerine

"Gezgin, Kurtuba'ya döndüğünde, kendisini karşılayan şeyin, yüreğine düşmekte acele eden aşk ateşi olduğunu gördü ve bunu kaderin bir sırrı olarak alıp bağrına bastı.

Aşktan kaçılamayacağını biliyordu.
Yaşlı kadından dört yıl boyunca bunu ders almıştı. Aşk acısı yüreğine ilk düştüğünde Şam'a doğru yola çıkmış, orada varlığını saran bu halenin gittikçe içine doğru derinleştiğini ve büyüdüğünü görmüş, taşımakta güçlük çekmesine rağmen, tıpkı yaşlı kadının verdiği son öğütte gibi tek çaresinin boyun eğmek olduğunu anlamıştı.

Aşık olmuştu ama kime aşık olduğunu bilmiyordu. gönlündeki ateşin kağıda ilk düşürdüğü dizelerde bunun şaşkınlığı ve coşkusu vardı.

"öyle birine tutuldum ki, sevgisi nereden bilmiyorum
bilmiyorum diyen kim, onu da bilmiyorum
şaşırıp kaldım, düşünceler sardı beni
hayretler içinde kaldım şaşkına döndüm
yirmi kez Kabe'yi döndükten sonra fark ettim
sırrımın kucakladığı bir aşkı dile getirdim
kimi seviyordum, tanımıyor, adını bile bilmiyordum"

İlk aşkın acısı Gezgin'i hayret vadisine doğru sürüklemişti."

Sadık Yalsızuçanlar / Gezgin, Durak III

***

Hepimizin onun içimize, kendi özelliklerinden koyduğu en'i var.
Anlayamadığım; niye bu en'e aşk diyoruz ki?
Niye bu en'i aşk ediyoruz ki?

Belki bana düşen temaşa etmek,
O'nun azametini fark edip, şaşırıp, ürküp, mest olmak.
Şaşmak demek, aşk mı demek?
Korku demek, aşk mı demek?

benim aşk'ım böyle, budur da değil,
belki bana düşen, aşk değil.

Kahhar verdi, Cabbar koydu belki.
Bana düşen, bir göz hayreti belki.
Bana düşen, öd patlaması belki.

Aşk kelimesine takıntım yok,
Her en'e aşk denmesine takıntım var.

2012, Şubat 15

Şubat 12, 2012

ZM / Ruh Evinden Tasvirler

yağmur ya da karın yağdığı zifiri bir gecede,
ateşin ya da mumun sarı ışığıyla,
keşf kitapları okumak.

bir köşede, yatakta gibi büzülerek,
anne karnında gibi,
mezarda kormadan uzanmak gibi.

işte ruh evimin tasviri.

mal olmasa,
mülk olmasa,
bedenimin hammaddesi kaygım olmasa,
aşk olmasa,
gururum olmasa.

olmasın, olmasın..

aklım şaşmasın,
bedenim kaymasın,
nefsim coşmasın.

sadece uçsun,
ruhum uçsun.

dünyada bundan daha güzel ne olabilir ki?

ruh evimde,
yalnız,
kulağıma seslerle,
yağmurla,
sarı ışıkla,
mumla,
hırssız ateşle,
okurken, düşünürken;

yaşayacağım daha güzel ne olabilir ki?
ne olabilir ki?
kim olabilir ki?

hangi kudret, güç, aşk, haz bundan daha güzel olabilir ki?

olamaz ki..

***

madem evin bu, burası,
kapıya çıkmaktan, misafirliğe itmekten, aç, güçsüz kalmaktan neden korkasın ki?
neden korkasın ki?

korkma!

"kapı açık, gir içeri.
 kapı açık, gir içeri
 kapı açık, gir içeri"*

***

2012, Şubat 12
by Lilium.

* (düş sokağı sakinleri, ölümler)

Özüyle Zeynini Zayi Etti Aynada

Şubat 09, 2012

ZM / Sonu Hiçliğe Varıyor Her Şeyin



Isao Tomita / Vocalise

*

...
sabahın erken saatleri. laptobu abimin odasından getirmeye üşenmeyecek kadar uyanığım. vocalise çalıyor. bunu duymak içindi tüm uğraşım. uzun zamandır konuşma güçlüğü çekiyorum. kafam dolu, karışık. sana bile yazamıyorum. ama bu olanın en iyisi.

hiç aitlik sıkıntısı yaşadın mı? ya da bir ruh sancısı. ben bunlardan kurtulamıyorum biliyor musun? tanıdığın kişiye o kadar uzağım ki. söylediğin ve cevap vermem gereken sözler öyle uzak ki bana. samimiyetle söylüyorum bu benim sorunum. bunları neticeye ulaştırmak için yazmıyorum.

sonu birşeye bağlanmayacak, sana verecek bir anafikrim yok. beni çözmeye çalışma olur mu, çünkü bunların hiçbirinde neden-sonuç ilişkisi yok. ve sorunların getirdikleri de değil.

sadece oyalanmışım. hani herkesin vardır, onu içine çeken birşeyler. işte o şeyler beni etki altına almak istiyor şu an. hastalıklı yazıyorum değil mi? korkma gayet sağlıklıyım ya da öyle olduğumu düşünüyorum.

bu müzik. yeni versiyonunu buldum, bu daha da sancılı. öyle güzel ki.

ruh. bu kelime duyduklarımın en iyisi. birini etkilemek isteseydim içinde kesinlikle kullanırdım cümlemin.

herkesin, mutlaka bir hayali vardır değil mi?
...

...işte böyle, aitlik sıkıntısı. sana anlatamam kendimi. yanlış anlama, karmaşık öyle derin olduğumdan falan değil. sonu hiçliğe varıyor herşeyin. bu beni ürkütüyor.

bana bir oyalamaca lazım. kendimi birşeylere vermeliyim. ruhumu oyalamalıyım ki rahatlayayım. Allah'ım, şükürsüzlük değil bu. maddeyi geçtim. sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim.

*

2008, eylül 22.

Şubat 06, 2012

Din & Laiklik & Sekülerizm

Din - Laiklik

birbirine mesafeli davranan, saygı kılıfını kullanan ama içten içe iki tarafın da birbirinden haz etmediği
insanlar gibidir.

Laiklik - Sekülerizm

laiklik sekülerizmle abartılmadığı sürece, din'in laikliğe anlayış gösterdiği karşılaştırmadır.

Arkadaş vs. Dost

A
arkadaşlık - arkadaş

i.
arkadaşlık mekanın bir getirisidir, benzer bir yaşantıyı, kaderi ve zevkleri paylaşmanın getirisidir.
ii.
ortak zevk gevezeliği yapan oluşum.*

D
dostluk - dost

i.
dostluk ise farklı yaşam ve kaderleri birleştiren, birleştirmeyi seçen ruhların seçimidir.


-dost içerlemesi, iç kızması neticesinde-