Didişmeden geliyordum gam-ı hayâtımla;
Dedim ki sonra: Şu müz’iç te’essürâtımla
Önünde ağlayıversem… Ve olmasam nâdim!
O sanki fikrimi bilmiş de ihtirâz ediyor
Gibiydi; gözleri yerlerde, bakmadan geçti.
Güneş ufukta bu hâk-i sefîle bir ebedî
Vedâ eder gibi rikkatle ihtizâz ediyor,
Semâ bulutlanıyorken, onun civârından
Güzârı böyle soğuk bir yabancı tavrıyla
Bütün karârımı kâfî göründü ta’dîle…
Dedim ki: “İşte hakîkat bu, hep küsûru yalan;
Değil garâm-ı heves-perverâne mu’tâdım,
Bu dîdelerde fakat bir nigâh-ı aşk aradım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder