Aralık 23, 2012

ZM / Karakatür


P''nin gözüyle ben.
P'nin de karikatürlerinin olduğu yer;
P'nin blogu;
Kendini ifade etmenin ne çok yolu var. Harflerle. Seslerle. Ve çizgilerle. Karakalem portre çizmeyi çok istemiştim. Özellikle de 1 yüzü, tüm hatlarıyla çizebilmeyi. Gözbebeklerini, yüz çizgilerini velhasıl kelam her bir ayrıntısını ellerimle şekillendirmeyi. Teşebbüs de ettim ama erken pes ettim.

Ama güzel yazma arzumu –hala-hiçbir şey geri püskürtemedi. Güzel yazmayı, çocuk yaşlarımdan beri önemsiyorum. Çok önemsiyorum. Hatta benim için bu tutku mertebesinde bir takıntı halinde. –güzel olmayan yazıları, yazdıklarımı tek hamlede yırtıp atabilirim-

Bir kulvar daha var. Çizgilere hal, üslup, karakter ve ruh kazandırarak yapılan bir kulvar. Genelde mizah amacıyla kullanılıyor ama ben karikatürde en çok karakterlerin hallerine, kılıklarına bakmayı ve onların küçücük ayrıntılarını keşf etmeyi seviyorum. Öyle güzel ki her bir karakteri mesela yüzüyle, gözleriyle, burnuyla hatta pantolonun duruşu, yüzündeki eblehliğiyle çizgilerle ayan etmek.  Tam olarak hitap etmiyor bana ama bir yeri ruhumun, seviyor ve eğlenceli buluyor hepsini.

Sanırım geçen sene bu zamanlar, tanıştık. Bana hep, nedense turuncu’yu anımsatıyor. Hatta tanıştığımız ilk gün, yolda beraber yürürken söylemiştim ona. Turuncu gibi, hareketli, atik ve enerjik olduğunu. Portakal turuncusu değil ama. Bir şeyler yapmak, denemek aslında bir yönüyle var olmak isteyen genç bir ruhun kendini ifade etme arzusunu kastederek. –daha 19 yaşında ve psikolojik danışmanlık bölümünde okuyor- Canlılığını seviyorum, hatta gıpta ediyorum.

Gece masa başında laflıyorduk, ellerimi oyalama sıkıntısıyla önümdeki kitabın üzerine çizikler atmaya başladım, sonra çizikler peçetelere taştı. Masadakilere sevdiği kelimeleri sorup çizgilerle kitap kapaklarını dolduruyor -P’ye de birkaç şey çizikledim- p’yi ve dünyasını irdeliyordum ki birden, beni nasıl çizeceğini sordum sanırım. Kalemlerini aldı, odasına gitti, fazla değil 10-15 dakikaya bakınca beğendiğim ve gerçekten sevdiğim bu karikatürü çizdi.

Bu kadar karamsar ve mutsuz göründüğümü bilmiyordum ama sevdim. Ellerimi cebime sokuş şeklimi, kullandığı renkleri –mor, gri ve siyah- ayaklarımın duruşunu ve elbette ki bankta bacak bacak üzerine atmış oturan halimi. Sanırım beğenmediğim tek kısım -fark edilmiyor ama- boynumdaki makinenin askısındaki nikon baskıları. -gülen surat-
 
Beğendiğim diğer kısımlarsa, bir yol üzerine, bir yol üzerinde olmam ve bulutçuktaki ifadeler.
Görünür kılalım;

“ Vardı, vardı bir gariplik.
Karanlık, şeytani bir tarafı var ama huzurlu gibi.
Nasıl desem derin bir acının mutlulukla çevrelenmesi.
Neyse ben bir bloğuma bakayım”

*

Çizgileri, ifadeleri ve ince ayrıntıları görüp, çizgilere dönüştürmeyi becerebilen P’ye teşekkür ederim.
Çok değil, yakın bir gelecekte Canlı, güçlü ve içi dolu olgun bir portakal olacağından şüphem yok. -gülen surat-

4 yorum:

Larus Cachinnans dedi ki...

Anlattığınız turuncu benim dimağımda şöyle canlandı: sarı gibi bir turuncu.. Böyle tatlı tatlı, sıcak..

Ve karikatür gerçekten çok hoş, benim en çok hafif kalkmış omuzlar dikkatimi çekti, bilmem tanır mısınız Holden Caulfield'ı anımsadım. Eğer tanışmıyorsanız tanışmanızı tavsiye ederim, insanı renklerle tanımlayabilen biri Holden'ı da sever bence:)

N.Narda dedi ki...

güzel "şeyler" bunlar. -tebessüm eden surat-

Zeynep Merdan dedi ki...

LC;

turuncunun da bir çok tonu var ama kastettiğim canlı ve güçlü olmak isteyen bir turuncu. en azından p'nin turuncusu böyle.

kalkmış omuzlar, bir çeşidinden iç'i koruma hali, saldırgan bir savunma hali sanırım.

holden bey'i yeni duyuyorum, bir bakarım kendisine.

Zeynep Merdan dedi ki...

N;

elbette ki güzel. -mütebessüm surat-