Bugün düğüne gittim. Hiçbir zerresine aidiyet hissi taşımayamadığım mekanı başta normal, sonra düşmüş suratımla seyrettim. Hiçbir eğlenceye ortak olamadığımı, üstelik bunu istesem de başaramacağımı, ucuz olmayan elbiselerimin üzerimde ne kadar olmamış ve çirkin durduğunu fark ettim. Makyaj dahi yüzümü güzel, canlı ve mutlu edemedi. Ne telefon tuşları, ne bir iki resim çekerim umuduyla yanımda getirdiğim fotograf makinesi, ne insanlar gönülcüğümü mutmain edemedi. Bacaklarıma, kaslarıma o kaka gerginlik hissinin neden olduğu huzursuzluk geldi. Aynaya bakmak ve yüzümü görmek için lavaboya gittim. İçerisi bomboştu ve yüzüm de. Aynada talan olmuş ve gözümün lambaları sönmüş yüzüme baktım. Beyaz tenli, uzun boylu, üstelik yüzü çok güzel bir kızı ve belki o an sahip olduğu her şeyden memnun şımarık hallerini elimde olmadan seyrettim. Belki de kısık gözle.
Belki sadece b vitamini eksikliğinin neden olduğu bedeni yorgunluk ve sürekli uyuma isteğini depresyon belirtisi saysam da, sonbaharın ilk günü böyle geçti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder